Nereden başlanır, nasıl anlatılır bilemiyorum. Çok temel bakınca sadece bir spor organizasyonu, 11 kişiden oluşan iki takım çim sahaya çıkar ve kendi kalelerini korumak isterken diğerine gol atmak için mücadele eder.
Ama işte gerçek öyle değil, klişe olmuş bir bir söz vardır : "Futbol, asla sadece futbol değildir!" diye...
26 Nisan 2009 Pazar günü de bunun örneği vardı Eskişehir Atatürk Stadyumu'nda. 12 yıl aradan sonra eski adıyla 1. Lig, yeni adıyla Süper Lig'e dönmüş Eskişehirspor ve yıllardır ligi tekelinde tutan 3 takımdan biri olan Beşiktaş... Takımlardan biri şampiyonluğa giderken, diğeri sezonu kazasız atlatma derdindeydi. Beşiktaş ve Eskişehirspor aynı rekabeti bundan yıllar önce de yaşamıştı, bilen bilir. Şimdi, sahada olan biteni anlatıp konuyu dağıtmanın anlamı yok. Çünkü, maç neticesinde sahadan kazanılacak tek şey puan veya puanlar olabilir. Ama tribünler !
Maçtan yaklaşık 4 saat öncesinde şehir siyah-kırmızı hale bürünmüştü. Rutin bir maç günüydü Eskişehir için, ama stada doğru yapılan toplu yürüyüş, o günün diğerlerinden farklı oluşunun işaretiydi. Maç başlamaya yakın tribünler tamamen doldu ve görsel şova hazır hale gelindi. Bir aydır bu iş için kafa patlatıp emek harcayan tüm Eseslilerin emeklerinin karşılığını alma vakti gelmişti artık... Önceden çalışıldığı gibi önce şeritler, sonra kartonlar belirmeye başladı. Tribünlerdeki şov başladığı anda stad hoparlöründen Düş Sokağı Sakinleri'ne ait "Sevdan Bir Ateş" çalmaya başladı. Hani derler ya, anlatılmaz yaşanır. İşte öyle bir şeydi...
Maç mı? Yenildik. Ama kimin umrunda? Suratımızın asıklığı yenilgiden değil. Takım içerisinde çıkan huzursuzluktan. Youla ve Engin Baytar pas yüzünden tartıştılar. Hocamız çok yerinde bir kararla ikinci yarıda Engin'in yerine Serdar'ı oyuna aldı. Neyse ki yapılan basın toplantısında aralarının düzeldiğini söylediler. Hiçbir futbolcunun bu büyük taraftarı üzmeye hakkı yok. Umarım artık bu tür olaylar yaşamayız.
Kazansaydık yerimizi sağlamlaştıracaktık belki ama böyle bir taraftar poransiyeline sahipken hangi ligde olduğumuzun bir önemi kalmıyor. Bir yerde okumuştum, başarı taraftar endeksli olsa şampiyonlar ligini kazanırdık, demiş yazan kişi. Belki biraz abartı olabilir ama gerçek şu ki biz Türkiye'de tribün kültürünün oluşmasında büyük rol oynadık. O kadar güzel şovlar yapıyoruz ki bazen ben bile inanamıyorum. Biz taraftarımızla her zaman kazananız...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder