Yorumlarınızı bekliyoruz.
31 Ocak 2009 Cumartesi
800. Gol
Yorumlarınızı bekliyoruz.
29 Ocak 2009 Perşembe
Şimşeğin Canı Yıldırım
Necdet rahatsızlığı devam ederken birçok maçta forma giyer. Durumu iyice kötüye gidince hastalığını açıklamak zorunda kalır. Kulüp Necdet'i tedavi olması için İngiltere'ye gönderir. Necdet'in arkadaşı İnan'a İngiltere'den gönderdiği mektupta şunlar yazmaktadır;
Kardeşim İnan,
Mektubunu bugün aldım; çok sevindim. Ben iyi ve sıhhatliyim. Ameliyatım iyi geçti. Durumum iyi. Mayıs'ın 10'unda Türkiye'ye geliyorum Allah nasip ederse....Kardeşim imtihanlarının arasında da bana yazdın ya yeter..... İmtihanlarında başarılar dilerim.
Kardeşim, benim hayatımdan da çok sevdiğim Eskişehirspor'dur. Onun için canımı veririm. Ben hasta hasta kaç maç oynadım? Tek, Eses iyi olsun diye... Ve ben sahada (ölüp) kalmak pahasına da oynadım. Bunu öğrendiklerine de sevindim. Benim için ilk önce Eses gelir.... Allah'ın izniyle şampiyon oluruz.
Kardeşim buralar çok berbat. Ben de yakında yani 3 gün sonra hastaneden çıkıyorum. Hotel Divan'a gideceğim. Mayıs'ın 10'una kadar Londra'da kalacağım.
İşte böyle durum. Ah, tek istediğim bir an önce Türkiye'ye gelmek ve formamı giymek!...
Kardeşim burada istemeyerek mektubuma son verirken en iyi gün seninle olsun. Gözlerinden öperim.
Kardeşin Necdet
Günümüz futbolunda zaman geçirmek için yerde dakikalarca yatan, en ufak bir darbede kendini artistik hareketlerle yere atan futbolculara, ama en çok Necdet'in canından çok sevdiği, başarısı için hastalığını gizleyip maçlara çıktığı Eskişehirspor formasının değerini bilmeyenlere... İşin ilginç tarafı Eskişehirspor'u, uğruna canını feda edecek kadar seven Necdet Samsun'da doğmuştur. Mezarı da memleketi Samsun'da bulunmaktadır.
Not: Kendisinin fotoğrafını bulamadığımdan Eskişehir'de adının verildiği sahada oynanan bir maçta çekilen fotoğrafı ekledim.
Kaynak: Anadolu Yıldızı Eskişehirspor - Özgür Topyıldız
26 Ocak 2009 Pazartesi
Karşılama
5. Maç
Kaynak: http://www.ligtv.com.tr/VideoHaber/?r=1&hid=51728
Bana kalırsa eğer yayıncı kuruluşun imkanı varsa TFF her maçın yayınlanabilmesinin önünü açmalıdır.
25 Ocak 2009 Pazar
Slumdog Millionaire
24 Ocak 2009 Cumartesi
Eskişehirspor 1 - 1 Gaziantepspor
23 Ocak 2009 Cuma
Rus Holiganlar ve Taraftar Sosyal Anketi
Rus holiganlarin psikopatlık boyutuna varan, age of empires oyununu hatırlatan mücadelesini anlatmak için kelime dağarcığımız yetersiz kalıyor. Aşırı votka alımı, fanatiklik, mazoşistlik... sizce sebep ne olabilir?
Akla gelen ilk sorulardan birisi de. "Türkiye'de böyle birşey olsa, kaç kişi ölür acaba?"
Türk tribünlerinin durumunu araştırmak üzere bir grup öğrenci biraraya gelerek bir anket hazirlamislar. Taraftar sosyal anketi adını verdikleri bu akademik çalışmayı onlar şöyle tanıtıyor.
"Hep araştırmalar vardır ortada dönen, şirketlerce yapılmış, ama nedense hakkında konuşulan kesimin hiçbir zaman bu sorularla karşılaşmadığı araştırmalar.Hem bu hakkında konuşulan hem de konuşan kesimin içinden bir kaç Sosyoloji - Psikoloji - Siyaset Bilimi - Felsefe - Gazetecilik öğrencileri olarak; soralım, anlayalım, ortaya bir şey çıkartalım, önlerine koyalım dedik. Çünkü bizim işimiz bu, sormak, anlamak. "
Ankete katılmak için:
www.taraftarsosyalanketi.blogspot.com
Anket sonucu sorumuza cevap verebilir mi? Sonuç açiklaninca görecegiz. Daha iyi sonuç için siz de ankete katilin.
22 Ocak 2009 Perşembe
Engin Baytar
Engin'in takımda en çok sıkıntı çekilen pozisyon olan orta sahada katıkısının büyük olacağı kesin.
Engin Baytar, ortasahadaki çalışkanlığı ve zaman zaman yaptığı yetenek dolu hareketleriyle eskişehirspor taraftarını memnun edecek ve onların sevigisini kazanacaktır. Ancak bu transferde iki büyük sıkıntı var gibi gözüküyor.
Birincisi; Engin'in ortasahadaki çalışkanlığının yanısıra, oyun içinde bireysel davranmasından kaynaklanacaktır. Serdar Özbayraktar'ın taraftarın desteğini arkasına aldıktan sonra, kazandığı özgüvenle kaleyi her gördüğü pozisyonda kaleyi yoklamasına benzer olarak, Engin'den de aynı hareketleri izleyebiliriz. Taraftarı olmayan Gençlerbirliği'nde kaleye sık sık şut çeken Engin'in, Atatürk stadının çimlerinde bunu daha sık yapacağı kesin. Bu pozisyonların golle sonuçlanması için dua etmekten başka çaremiz yok artık. Belki de Turkcell Super Lig'in en guzel gollerini ikinci yarıda Serdar ve Engin'in ayaklarından atarız.
İkincisi; takımda her geçen gün artan kiralık oyuncu sayısı. Üstelik bu oyuncuların ilk onbir oyuncusu olması, bu sezon kümede kalsak bile gelecek sezon için düşündürücüdür. Altyapının elektrik faturasını dahi ödemekte zorlanan yönetimin gelecek sezon için nasıl kaynak yaratacağı da takımın geleceği adına kafalarda soru işareti yaratmaktadır.
Herşeye rağmen Engin Baytar transferinin takıma pozitif katkısı olacağı açık.
CM deyimiyle Engin Baytar'ın HİSTORY'si için:
http://www.tff.org/Default.aspx?pageId=30&kisiID=30160
Eskişehirspor'un eski oyuncusu Sergen Yalçın'ı kendine örnek aldığını söyleyen Engin Baytar'ın 2007 yılında vermiş olduğu bir röportajı için:
http://www.sporx.com/detail.php?Type=1&kategori=29&go=55697
21 Ocak 2009 Çarşamba
LOST Sezon 5
Kruno Lovrek
Kulüpler Birliği
20 Ocak 2009 Salı
The Show Must Go On
Haftalardır beklediğim maç için geceden hazırlıklara başladım. Boğazın Kırmızı Şimşekleri olarak maç öncesi Üsküdar'da resmi dergimizi ağırladık. Beraberce stada giderek o atmosferi solumaya başladık. Stadyumda taraftarların konforu için herşey düşünülmüş. Hatta rakip takım taraftarlarının olduğu bölümde bile infrared ıstıcıların olması pek alışık olmadığımız bir durumdu. Yıllardır karda, kışta takımını destekleyen, bu cefayı çeken bu taraftar biraz şaşırmıştı doğrusu.
Eskişehir'de oynanan maçın tekrarını izleyecek gibiydik. Fakat ne yazık ki öyle olmadı. FB taraftarı maç öncesinde olduğu gibi maç içinde de kışkırtıcı tavrını devam ettiriyordu. "Şova dayalı bir futbol" oyanyan FB maçı 3-0 kazanmıştı. Görev yerine getirilmişti. Artık geriye bu haksızlıklara haykıranları susturmak kalmıştı. Sussunlar ki şov devam etsin. "The show must go on." "Show still goes on." Bakalım nereye kadar? Yazık....
Ayrıca maç öncesi, maç sırasında, maç sonrası taraftarımızı hiçe sayıp canlı yayında göstermeyen tarafsız televizyonculuk anlayışına da "şova dayalı bir yayıncılık" anlayışı benimsedikleri için teşekkür ederim.
Not: Aslı "show" olan ingilizce bir kelime dilimize "şov" olarak girmiştir. Günümüzde "Şov" kelimesi, bulunmadan önce alışverişlerde takas yönteminin kullanıldığı; bulunduktan sonra ise tüccarlardan mal alırken kullanılan maden, kağıt cinsi nesne yerine kullanılmaktadır. Bu yüzden "The show must go on" (Şov devam etmeli) diyoruz. Devam etmeli ki birileri aç kalmasın......................................