23 Eylül 2009 Çarşamba

Bir Pazar Günü Hikayesi



Yine bir haftasonu, maç gününe uyanmanın getirdiği, yılların silemediği tatlı heyecanla hazırlıklar başlar... Duş sonrası giyinip takımın yanına inilir.. Yıllardır yaptığı gibi takım arkadaşları ve teknik ekiple ayak üstü sıcak diyaloglar, kahvaltı derken takım otobüsü gelir. Stada varana kadar elindeki ipod'dan huzur bulduğu şarkıları seçer ve camdan dışarı bakar.. Gidilen stadyum uzakta değildir, varınca otobüsten hemen inilir, soyunma odalarına doğru ilerlerken yıllardır alışılagelmişin dışında bir şeyler olduğunu farketmeye başlar yavaş yavaş... Bugün, yıllar sonra sağdaki değilde sol taraftaki koridora yönelmişlerdir. Biraz yadırgamış olsa da devam eder. Rutin maç günü totemlerini yapar arkadaşları, o da giyinir yavaş hareketlerle..

Bugün bir tuhaflık var ama ne... Isınmak için sahaya çıkmak üzereler, hoca gelir ve kısa ama anlamlı bir konuşma yapar. Daha sonra kaptanlığın da getirdiği psikolojiyle arkadaşlarına moral verir ve galibiyet yemini ederler.. Soyunma odasından çıkmış, merdivenlere doğru yürüyorlar ağır adımlarla.. Sahaya çıkmadan önce herkesin gözü üzerinde. Farkında, ama üzerinde durmuyor fazla..




Ve sahaya ilk çıkış...

Tribünden bir uğultu yükselir tam da sahaya çıkarken.. Bu kez, net bir şekilde üzerine alınır bu tavrı. Önceleri çözemediği gerçeği idrak etmeye başlamıştır.. Yıllarca formasını giydiği takımın stadında çimlere bu kez farklı bir arma için çıkıyor.. Tüm gözler tam da bu yüzden onun üzerinde bugün. Geçen sezon bu sahada aynı iki takım karşılaşırken, rekabetin diğer yakasından bakıyordu güne, bugün ise o bi türlü sindiremediği mağlubiyete sebep olan takımın forması vardı üzerinde...


Bu öykü tadındaki yazıyı uzatıp yayınlamayı düşünmüştüm aslında. Ama sonra, yarım bırakmak belki de daha doğru olur diye düşünüp böylece paylaşmaya karar verdim. Neticede, öykünün devamı 27 Eylül 2009 tarihinde Ali Sami Yen Stadyumu'nda yazılacak. Eski Galatasaraylı Ümit Karan, bu kez Anadolu Yıldızı Eskişehirspor'un futbolcusu olarak bu sahaya çıkıyor.. Eses'e geldiği günden bu yana, henüz sadece (penaltıdan) bir resmi gol kaydetmiş olmasına rağmen, oyun içindeki hırsı ve motive edici tavırlarıyla, idman sonralarında tesislerde genç oyuncularla vakit geçirmesiyle tüm Eskişehirspor Taraftarının sevgi ve saygısını kazandı.

Bu maç elbette Kaptan açısından değişik duygulara sebep olacaktır. Ama inanıyoruz ki, profesyonel bir futbolcunun yapması gereken neyse, 90 dakika içinde onu yapacaktır. Bu nedenle, arkasında stadyumda 1200 , Eskişehir ve diğer çoğu ilde ona sonsuz destek olduğunu bilmesinde fayda var..







Hoşgeldin Esesim'e Ümit Karan...

2 Eylül 2009 Çarşamba

Şapiyonluk yeminim hala durur yüreğimin köşesinde...

Tuhaf geliyor puan durumunun tepesinde, 3. sırada görmek Eskişehirsporumu.. Yaş itibariyle 70li yıllara yetişemedik, dolayısıyla göremedik o Fethi-Nihat-Ender yıllarını... Biz Esesli olduğumuzda henüz bırakın Türkiye'nin en üst liginde yukarılara oynamayı, alt liglerden bir diğerine yükselince sevinir durumdaydık. Evet, aklımızın bir köşesinde hep şampiyonluk özlemi-hayali olmuştu. Fakat, bu durum hayalin ötesine geçememişti yıllardır, bu sezona kadar...




Turkcell Super Lig 2009-2010 sezonu 4. hafta sonu itibariyle Galatasaray ve Fenerbahçenin ardından 3. sıradayız. Dönüp dönüp tekrar bakıyorum sıralamaya ve tebessüm ediyorum her defasında... Genç nesil Eskişehirlilerin hayatında gördüğü en başarılı Eskişehirspor var şu an tabloda.

Şimdilik bizleri mutlu eden bu görüntüye alışmak zaman alacak. Çünkü;

yıl 1969 sezon sonunda 46 puanla şampiyon Galatasaray olurken, sadece 3 puan gerisinde kalan Kırmızı Şimşekler 43 puanla 2. sırada tamamlıyor ligi. Buruk bir sevinç oluşuyor kalplerde...

sonraki sezon sonu, yıl 1970, bu kez şampiyon 44 puanla Fenerbahçe olurken 37 puanlı ESES ligi yine 2. sırada tamamlıyor.. 2 sezon arka arkaya ipi 2. sırada göğüsleyen Eskişehirspor taraftarları bağrına taş basarak, henüz yolun başındayız cümlesini teselli amaçlı kullanıp beklemeye başladı, er yada geç gelecek olan şampiyonluğu...

artık beklentilerin giderek arttığı yıllardan 72 senesinde ligi çok talihsiz bir şekilde yine Galatasaray'ın 3 puan arkasında 39 puanla 2. sırada tamamlarken, 1. galatasaray ve 4. beşiktaşın sezon içinde attığı gollerin toplamından 1 fazlasını atıyor ama yine şampiyonluk sevinci kursaklarda kalıyor..




Bundan sonraki yıllarda, beklenen başarı bir türlü gelmeyince düşüşler başlıyor ve hatırlamak istemediğimiz yıllar gelip geçiyor... Yıl, şimdi 2009, sezon başı itibariyle 3. sıradayız. Zaman ne getirir bilinmez ama zaman alacak buna alışmamız kesinlikle... Yıllarca hep anlatılan efsane taraftarın efsane oluşu biraz da, şampiyonluk yaşamamasına rağmen inatla mutlu sona en çok inanan taraftar oluşundandır..

Artık, geçmiş yıllardan tecrübeyle daha mütevazi yaklaşıyoruz duruma. Ama herkesin içten içe beklediği, başarı sayılabilecek tek gerçek var, şampiyonluk... Beklemeye devam ediyoruz, belki şimdi, belki bir kaç sezon sonra yaşayacağımız, belki de hiç bir zaman yaşayamayacağımız o güzelliği..