31 Mart 2009 Salı

Eskişehirspor Resmi Dergisi 8. Sayı

Eskişehirspor'un milli amigosu "Amigo Orhan".....

30 Mart 2009 Pazartesi

Efsane Millilerimiz #1

KAMURAN YAVUZ

Eskişehirspor'un Millileri

Eskişehirspor Türkiye Milli Futbol Takımı'na toplam 44 ayrı maçta futbolcu göndermiştir. Bu 44 maçta futbolcularımız toplam 5 gol (Ender Konca 3, Kamuran Yavuz 1, İsmail Arca 1 gol) atmıştır. 9 maçta milli takımımızın kaptanlığını İsmail Arca yapmıştır. Futbolcularımızın oynadığı maçlar aşağıdaki listede sıralanmıştır. Umarız Batuhan'ı da buradaki İspanya maçı sonrasında listemize ekleyebiliriz.

13.03.1968 Türkiye-Tunus 0-0 Fethi Heper
24.04.1968 Polonya-Türkiye 8-0 İsmail Arca
09.10.1968 Türkiye-Bulgaristan 0-0 İsmail, Kamuran Yavuz, Ender Konca
23.10.1968 K.İrlanda-Türkiye 4-1 Necdet Yıldırım, İsmail, Ender
17.01.1969 S.Arabistan-Türkiye 1-2 İsmail, Kamuran, Ender
30.04.1969 Türkiye-Polonya 1-3 Kamuran, Ender, Nuri Toygun
14.09.1969 Türkiye-Pakistan 4-2 Kamuran, Nuri, Mümin Özkasap
17.09.1969 Türkiye-İran 4-0 Mümin, Nuri, Kamuran,
Ender (Gol: Dk.12, 29)
24.09.1969 Türkiye-İsviçre 3-0 Ayhan, Kamuran, Ender
15.10.1969 S.Birliği-Türkiye 3-0 Ayhan, Kamuran, Ender
16.11.1969 Türkiye-S.Birliği 1-3 Ayhan, Kamuran, Ender (Gol: Dk. 23)
17.10.1970 F.Almanya-Türkiye 1-1 Ender, Kamuran (Gol: Dk. 15)
13.12.1970 Türkiye-Arnavutluk 2-1 Ender, Kamuran
25.04.1971 Türkiye-F.Almanya 0-3 Ender, Kamuran, Fethi
22.09.1971 Polonya-Türkiye 5-1 Abdurrahman Temel, Kamuran,
Vahap Özbayer
26.09.1971 İsviçre-Türkiye 4-0 Abdurrahman, İsmail, Vahap, Kamuran
14.11.2009 Arnavutluk-Türkiye 3-0 Kamuran
05.12.1971 Türkiye-Polonya 1-0 Ender
12.04.1972 Bulgaristan-Türkiye 4-2 Şevki Şenlen
04.10.1972 Cezayir-Türkiye 1-0 Şevki
10.12.1972 Türkiye-Lüksemburg 3-0 İsmail
18.04.1973 Türkiye-Bulgaristan 5-2 İsmail
09.05.1973 İsviçre-Türkiye 0-0 İsmail
18.01.1974 Pakistan-Türkiye 2-2 İsmail (Kaptan), Ömer Kaner
20.01.1974 İran-Türkiye 0-1 İsmail (Kaptan)
08.05.1974 Bulgaristan-Türkiye 5-1 İsmail
13.11.1974 Türkiye-Avusturya 0-1 İsmail
20.11.1974 Türkiye-S.İrlanda 1-1 İsmail
01.12.1974 Türkiye-İsviçre 2-1 İsmail (Gol: Dk.21)
19.03.1975 Türkiye-Romanya 1-1 İsmail, Yenal Kaçıra
02.04.1975 S. Birliği-Türkiye 3-0 İsmail
20.04.1975 İsviçre-Türkiye 1-1 İsmail
12.10.1975 Romanya-Türkiye 2-2 İsmail
29.10.1975 S. Birliği-Türkiye 4-0 İsmail (Kaptan)
23.11.1975 Türkiye-S.Birliği 1-0 İsmail (Kaptan)
20.12.1975 Türkiye-F.Almanya 0-5 İsmail (Kaptan)
25.08.1976 Finlandiya-Türkiye 2-1 İsmail (Kaptan)
22.09.1976 Bulgaristan-Türkiye 2-2 İsmail (Kaptan)
13.10.1976 Türkiye-S.İrlanda 3-3 İsmail (Kaptan)
31.10.1976 Türkiye-Malta 4-0 İsmail (Kaptan)
06.04.1977 Türkiye-Finlandiya 1-2 İsmail
05.10.1978 Türkiye-S.Birliği 0-2 Bilal Arular
18.03.1979 Türkiye-Malta 2-1 Bahtiyar Yorulmaz

26.09.1984 Polonya-Türkiye 2-0 Zafer Tüzün


Kaynak: Eskişehirspor Kulübü Aylık Resmi Dergisi Sayı:6 Sayfa: 61

29 Mart 2009 Pazar

Milli Takım'ın İspanya Rüyası

Maç öncesi bir rüyaydı bizim için. İspanya ile oynamanın getirdiği heyecan ile kadronun belli olmasıyla, hücumda iyi işler yapacağımızı anlamıştık. Hücumu iyi oynayan bir takım olarak, İspanya'nın eksik defans hattını illa ki delip geçeceğimize inanmıştık. Hücumda oynayan oyuncuların kendi takımlarında süreklilikleri olmaması ise soru işaretiydi. Dün bu soru işaretinin cevabını olumsuz olarak almamıza şaşırmadım açıkçası. İspanya'da, İspanya'yı yenmek bir rüyaydı zaten, artık değil. Böyle bir İspanya'yı bulup yenememek daha bir koyuyor adama. Kadro seçimi olarak eleştirilmeyi haketmiyor Terim kanımca. Ama oyuncu ve taktik anlayışındaki değişiklikleri çok anlamsızdı dün. Özellikle Tuncay'ın daha aktif bir bölgede değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum. İspanya'nın deplasmanda da aynı taktikle oynayacağını düşünürsek, bizim de benzer taktikle sahaya çıkıp bu sefer yakaladığımız pozisyonları atmak olmalı amacımız çarşamba günü.

Antalya Kampı

Takımımız Antalya'da gerçekleştirdiği kamp süresince 2 takımla hazırlık maçlarına çıktı. Bu maçlarda özellikle genç ve Süper Lig'de forma şansı bulamayan futbolcuları değerlendirme fırsatı yakaladı Rıza Hoca. Golsüz biten Konya maçından sonra, Rus ekibi Rubin Kazan'a 2-0 yenilen takımımızda, özellikle forvetlerimizin milli takımlara gitmelerinden dolayı, bu bölgede sıkıntı yaşadık. Rubin maçında Tayfun'u forvette değerlendiren Rıza Hoca, daha sonra genç takımdan Antalya'ya götürülen isimlere de şans verdi. Rubin Kazan maçınd gollerden birini de milli takıma çağırılmyan Gökdeniz kaydetti.

Takımımızı Antalya kampında yine yalnız bırakmayan gurbetçilerimiz(Antalya'nın Kırmızı Şimşekleri), hazırlık maçlarında da desteklerini verdiler. Kamp sonrası Eskişehir'e geçecek takımımızın Fenerbahçe maçı için hazırlıklara başlayacak. Bu kamp döneminin takımımıza olumlu yansımasını diliyorum. İstanbul'da taraftarlar olarak her zamanki yerimizi alacağız.

26 Mart 2009 Perşembe

Çengel Fethi

Fethi Heper'in "çengel" lakabı ile anıldığını hepimizi biliyoruz. Peki bu lakap nereden takılmış efsane futbolcumuza? Kendisi şöyle açıklıyor:

"Maç sırasında havaya zıpladığım zaman 2 metre yükseklikteki topa ayağımı kaldırarak, yukarıdan alıp yere indirirdim. Bu hareket çengele benzer bir hareketti. Düşünsenize, herkes kafasıyla vurmaya çalışırken, ben ayağımla vuruyordum."

Kim Kazanır?

Fenerbahçe%41 %41
Berabere%13 %13
Eskişehirspor%46 %46
Toplam 3695 oy

NTVspor'un yapmış olduğu ankete şu ana kadar katılan 3695 kişiden %46'sı Eskişehirspor'a güveniyor. Fenerbahçe'ye karşı, hem de Kadıköy'de oynanacak bir maç için gerçekleştirilen bu anket artık eski günlere dönmeye başladığımızın işaretidir.

Kaynak: http://www.ntvmsnbc.com/id/24938187/#NextWeek

25 Mart 2009 Çarşamba

Milli Maç Arası

Eskişehirspor milli maç için verilen arayı değerlendirmek üzere Antalya'ya geçti. 27.03.2009 Cuma günü saat 15:00’te Konyaspor ve 28.03.2009 Cumartesi günü saat 18:00’de Rubin Kazan takımlarıyla hazırlık maçı yapacağız. Pazartesi günü Eskişehir’de toplanacak olan takımımız Fenerbahçe maçının hazırlıklarına devam edecek.

Ayrıca Şükrü Saraçoğlu Stadyumu'nda 05.04.2009 Pazar günü oynanacak olan Fenerbahçe Eskişehirspor maçının biletleri de Biletix'te satışa sunuldu. Bize ayrılan bölüm için bilet fiyatı 44 TL olarak açıklandı. Bu maça Eskişehirspor taraftarlarından büyük bir ilgi olacağını bekliyoruz. Kendi sahasında en son Kayserispor'a 5.Ekim.2009 tarihinde 4-1 gibi farklı bir skor ile yenilen Fenerbahçe'de Emre ve Lugano kart cezalısı olduklarından oynayamayacaklar. Galatasaray maçındaki gibi oynarsak rahat kazanacağımız bir maç olduğunu düşünüyorum. Kadıköy'de 13 maçtır yenilmeyen Fenerbahçe'yi bariz hakem hataları olmazsa yenerek bu serisini sona erdireceğimizden eminim.

24 Mart 2009 Salı

Formanın Turşusu

Maçlardan sonra klasikleşen ve futbolcular arasındaki arkadaşlığın pekişmesini sağladığına inandığım, yaşlandıklarında anlatacakları anılarını süsleyecek olan formaların değiştirilmesi muhabbeti çok güzel bir olay. Ama bazıları var ki bunu bile çirkefleştirebiliyorlar. İşte onlardan biri. Zaten saha içinde ve dışında kendisinin bu hareketlerine alıştık artık. Formasının turşusunu* kursun. Hayır anlamıyorum ben bu tarz futbolcuları. Sanki sen nereden geldin? 2-3 milyon kazanınca padişahın torunu mu ilan ediyorsun kendini. Sahanın yıldızı ol, formam değerli değişemem de belki anlarım. Ki bu şekilde sahanın yıldızı olmayı bırak çamuru bile olamazsın.

Vucko'yu ise yakından tanıyorum. Çok alçak gönüllü, iyi bir insan. İlk gördüğümde bundan sonra değer verilecek formaları istemesini söyleceğim.

*Formanın turşusu için terletilmesi şarttır. Tuz oranı az ise turşu olmaz. Yazık formanın turşusu bile olmayacak.

Not: "Ben sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim." Mustafa Kemal Atatürk

23 Mart 2009 Pazartesi

Kazanma Hırsı

Dün akşam maçta olduğumdan ancak kendime gelebildim. Takımın karşılanması, idmana gidilmesi ve yorucu bir ÜDS sınavı sınrasında Kasımpaşa maçının son dakikalarına yetişip, ardından Ali Sami Yen'e giderek yağmur altında 90 dk. takımını desteklemek hiç de kolay değil. Maçın sonucu yorgunluğumuzu bir nebze olsun dindirdi.

Eskişehirspor taraftarına ayrılan bölümü maçtan yaklaşık 1,5 saat önce doldurduk. Galatasaray taraftarında maç öncesi kazanma inancını göremedim. Biz maç öncesi tribün olarak inancımızı futbolcularımıza yansıttık. Zaten bir hafta boyunca yanlarında olduğumuzu her fırsatta göstermiştik. Maçın başlamasına yakın, önceden hazırladığımız kareografiyi yağmurun bayrağımızı ve şeritlerimizi ağırlaştırmasına rağmen büyük bir özveri ile gerçekleştirdik. Kendimi bir an İtalya'daki bir maçta açılan bayrağın altındaki bir taraftar zannetim.

Polonya'dan Erasmus programı ile Anadolu Üniversite'sine gelen ve hiç bir maçta Eskişehirspor'u yalnız bırakmayan Polonyalı 5 taraftarımıza da Ali Sami Yen'e kadar gelerek destek oldukları için ayrıca teşekkür ederim.

Maçı kısaca yorumlayacak olursak:
Her iki taraf da ilk yarı etkili olamasa da mücadele anlamında Eskişehirspor'un üstün olduğunu söyleyebilirim. Taraftarlarımız zaman zaman Galatasaray tribünlerini bastırdı. İkinci yarı kırmızı karta kadar maç aynı şekilde devam etti. Nadarevic'in kırmızı kart görmesiyle birden takım ateşlendi. Rıza Çalımbay Batuhan'ın yerine Vucko'yu alıp Galatasaray'ın üzerimize gelmesini ve yakaladığımız kontra atak fırsatlarını Youla ve Engin ile değerlendirebileceğimizi düşündü. Rıza Hoca'nın bu düşüncesi gerçekten bizi sonuca götüren en önemli faktördü. 10 kişi kalan Eskişehirspor inanılmaz bir mücadele örneği gösterdi ve zaman zaman Galatasaray'dan çok daha üstün oynamamızı sağladı. 10 kişi kalmamız yetmezmiş gibi bir de Engin Baytar'ın sakatlanıp saha kenarına taşınması ile sahada 9 kişi kaldık. Tam bu anda Doğa'nın soldan getirip Youla'ya verdiği pas, Youla'nın plase vuruşu sonrasında golle sonuçlanınca Ali Sami Yen Eskişehirspor taraftarının muhteşem tezahüratlarıyla inledi adeta. Golden maç bitimine kadar Galatasaray tribünleri susmuş, sadece maçı izlemeye başlamıştı. Geçen hafta kendi kalesine iki gol atarak bir ilki gerçekleştiren ve herkesi şaşkına çeviren Eskişehirspor bu kez de 9 kişi kalmasına rağmen ortaya koyduğu kazanma hırsı ile yine herkesi şaşkına çevirmişti.

25. hafta sonunda topladığımız puanların beşte birini Galatasaray karşısında kazanacağımız sezon başında söylense kimse inanmazdı herhalde. Bir takımda bu kazanma hırsı olduğu sürece olumlu anlamda ne derlerse inanacaksınız.

Batuhan vs Ivesa

Batuhan boyunu uzatmana gerek yoktu. Hepimiz biliyoruz Ivesa'dan kısa olduğunu :)

Söze Ne Hacet

Galatasaray - Eskişehirspor (0-1) maçında Eskişehirspor tribününden bir kare...

21 Mart 2009 Cumartesi

Esesim idmanda, BKŞ orada!

Galatasaray maçı için İstanbul'daki idamanında taraftarlar olarak yalnız bırakmadık takımımızı. Takımın neşesi ve moralinin yüksek olması, yarınki maç için bizleri de sevindirdi. Yarın akşam Ali Sami Yen stadyumunda taraftarlar olarak her zamanki yerimizi alacağız ve takımımızı yalnız bırakmayacağız.


Yüzümüz Her Daim Gülsün!

20 Mart 2009 Cuma

Esesime Karşılama

Boğazın Kırmızı Şimşekleri olarak Galatasaray maçı için İstanbul'a gelen takımımızı karşıladık. Menajerimiz Kerem Atılmaz ile kısa bir görüşme gerçekleştirdik. Futbolcularımızın bu maç için kendilerine güvenlerinin tam olduğunu ve sahaya her maçta olduğu gibi kazanmak için çıkacaklarını söyledi. Bu organizasyona gelerek renk katan herkese sonsuz teşekkürler.



19 Mart 2009 Perşembe

Bir Minibüs Hatırası

İki sezon önce Olipmiyat Stadyum'undaki İBB maçına gitmek için bir minibüs tuttuk. Minibüs Eminönü'den hareket etti. Şoförümüzün değişik bir kişiliğe sahip olduğunu araca bindiğimiz anda anlamıştım. Yaklaşık 14-15 kişilik bir gruptuk. Bestelerimizle yolculuğumuz başladı. Minibüsün her yerini bayraklarımızla, atkılarımızla, pankartlarımızla süslemiştik. Minibüs tam anlamıyla siyah-kırmızı olmuştu. Yol üzerinde özel araçları ile maça giden taraftarlarımızın kornaları ve karşlılıklı tezahüratlarımız hala kulaklarımda.

Tam stadyuma gelmek üzereydik ki şoförden tarihe geçecek bir soru geldi:

-Siz 18 kişilik kadroyu dolduramadınız mı? Nasıl çıkacaksınız maça?

Hepimiz donmuş kalmış, ne cevap vereceğimizi şaşırmıştık. Üzerimizdeki şaşkınlığı attıktan sonra Eskişehirspor taraftarları olduğumuzu, İBB ile oynanacak maça futbolcu olarak değil taraftar olarak gittiğimizi söyledik. Kalan yolda özet de olsa Eskişehirspor'u anlattık. Herhalde bundan sonra formalı bir taraftarımızı gördüğünde futbolcu musun diye sormaz.

Bu hikaye komik ve bir o kadar da düşündürücüdür. Tarihi başarılarla dolu bir kulübü orta yaşlardaki bir insan nasıl olur da bilemez? O zamanlarda 1. ligde mücadele ediyorduk. Umarım alt liglere düşüp hatırlardan silinmeyiz yeniden.

18 Mart 2009 Çarşamba

Başarılar!

Bu hafta sonu karşılaşacağımız Galatasaray, yarın UEFA kupasında Hamburger ile ikinci maçına çıkıyor. Her ne kadar rakibimiz olsa da, Avrupa arenasında bu sene Türkiye'yi temsil eden tek takım olarak kalması ve Türkiye'de oynanacak UEFA finalinin de önemi göz önünde bulundurulursa, Galatasaray'ın bu yolda başarılı olmasını gönülden diliyoruz.

Hafta sonu oynanacak maçta, rakibimiz taraftarlarının da centilmenlik dahilinde hareket edeceklerinden kaygımız yok. İki haftadır şanssız mağlubiyetler aldıktan sonra, bu maçın öneminin arttığını hepimiz biliyoruz. Bizim için çok kritik olan bu maçta Eskişehir'den de taraftarlarımızın takımımızı yalnız bırakmayacağından şüphemiz yok.

17 Mart 2009 Salı

Merhaba

Öncelikle bu ilk yazım vesilesiyle genel bir yazı yazmak istedim ve arşivime bakarken 2 yıldan biraz fazla zaman önce yazdığım basit bir yazıyı buldum. İlk yazı olarak onu sizlerle paylaşmak bir fikir vermek açsından uygun olur diye düşündüm. Tabi biraz da renk kattım .

Bildiğiniz üzere artık dünya gibi futbol da globalleşiyor ve endüstriyelleşiyor. Eskiden sadece bir takım ve seyirci sporu olan futbol, artık bir sanayi kolu. Futbolcular ağır sanayi işçisi, taraftarlar da müşteri.

Tüm dünya genelinde futbol her ne kadar istemesek de bu hali almışken, yani artık futbol sadece futbol değilken, sizin de düzene karşı gelemiyorsanız (ki bu mümkün de değil artık) düzene uymanız gerek. Yaşamak, hayatta kalabilmek için evrimleşmek gerek (yazar burada şu sıra gündemdeki evrim teorisi tartışmalarına göndermede bulunmuş).

Futbol da bu evrimini endüstriyelleşerek sürdürüyor. Bu evrimden haliyle kulüpler de payını alıyor. Her geçen gün kulüplerden istenenler artarken rekabet şartları ve aradaki uçurum da derinleşiyor. O kadar ki, futbolun oluş amaçlarından olan seyirciye bile endüstriyel futbolda artık gerek duyulmuyor, yeter ki sahip çıkanınız, paranız olsun (Ankaraspor ve İ.M.Gökçek hakkındaki sayıştay kararı vurgulanmış) .

Hal böyle iken, yani rakipleriniz endüstriyelleşirken, sizin de onlarla mücadele etmek için bu yarışa katılmanız gerekiyor. Endüstriyelleşmek artık kaçınılmaz, mutlak son. Parası olan, gücü olan emperyalist dünyada olduğu gibi endüstriyel futbol dünyasında da güçlü.

Durum bu. Dışarda kalamayacağınıza göre, ne kadar çabuk bu sisteme entegre oluruz bunu düşünmek gerek. Belki bu satırları okuyan arkadaşlar bana kızabilir ama olaya gerçekçi bakmak gerekirse vaziyet bu (romantik olmak artık para etmiyor be dostlar).

Artık futbolu uçsuz bucaksız bir pazar olarak düşünürsek, futbolun içinde olan her şeyi en etkin biçimde kullanmamız gerek. Bu saatten sonra kulübümüze nasıl daha fazla katkı sağlarız, rakiplerimizin nasıl bir adım önüne geçeriz, kulübümüze nasıl daha fazla kar sağlarız bunu düşünmek gerek.

16 Mart 2009 Pazartesi

Gurbette Eskişehirsporlu Olmak

27 Şubat 2009 akşamı Haydarpaşa Tren Garı'nda rutin yolcuların yanında farklı bir grup vardı. Siyah-kırmızı giyinmiş yaklaşık 30 kişi ayak üstü sohbet ediyor; ekibin toparlanmasını bekliyordu. Etrafta şaşkın bakışlar vardı. Çünkü o hafta sonu Eskişehir'de Eskişehirspor - Kayserispor maçı oynanacaktı; ancak bu 30 kişilik kitle İstanbul'daydı ve EsEs taraftarıydı. Yoldan geçenler "Herhalde bu hafta Eskişehirspor'un maçı İstanbul'da" diye konuşuyorlardı kendi aralarında. Bilmedikleri ise, bu 30 kişinin Eskişehir'den kilometrelerce uzaklarda yaşayan, kendilerine Gurbetin Kırmızı Şimşekleri diyen taraftarlar olmasıydı.

Anadolu Ekspresi ile yola çıkan grup gece yolculuğu olmasına karşın uyumamaya kararlıydı ve Yemekli Vagon'a geçti. Orada henüz tren hareket etmeden çeşitli tezahüratlarla eğlenmeye başlamışlardı bile. Yemekli vagonun diğer yolcuları da biraz şaşkınlıkla ama genellikle sempatiyle tıpkı garda olduğu gibi izliyordu bu memleket sevdalılarını. Bilinenin aksine hiç küfür kullanmadan yapılmış bir çok beste vardı ve Eskişehirsporlular bu trende yalnız olmadıklarının bilinciyle en kibarlarını seçip söylüyorlardı kendi aralarında. Diğer yolcuların da tebrik ve takdirleri kabul edilirken yola çıkıldı.

Tren hareket ettikten sonra duraklara yaklaştıkça coşku daha da artıyordu. Çünkü, Haydarpaşa Tren Garı'ndan Boğazın Kırmızı Şimşekleri, Trakyanın Kırmızı Şimşekleri ve bu yolculuğun havasını yaşamak için sabahtan İstanbul'a gelmiş olan BursaESES oluşumuna İzmit Tren Garı'ndan Körfezin Kırmızı Şimşekleri de eklenmişti. Artık Gurbetin Kırmızı Şimşekleri tamamlanmıştı. Arifiye, Bilecik ve Bozüyük duraklarında bekleyen insanların gecenin o saatinde neşesini hiç bozmayan taraftarlara bakışı görülmeye değerdi.

Saatler sabaha karşı üçü gösterirken Eskişehir'e kadar hiç yorulmadan tezahüratlarla gelen ekip Eskişehir Tren Garı'ndaki mutlu yüzler tarafından karşılandı ve ayazı meşhur sokaklarda dolaşmaya başladı. Önce Kızılcıklı'daki havuzlu heykelin etrafında poz verip fotoğraf çektirildi . Ardından Onur İşkembe'den kızgın tereyağlı işkembe içildi. Sabah buluşmak üzere evlere dağılan ekibin bir kısmı sıcak sulara gidip hamama girdi.

Ertesi gün maçı 1-0 almış olmanın getirdiği mutlulukla tekrar yola çıkan ekip Cumhuriyet Ekspresiyle iki katı neşe içinde gurbet yoluna düştü. Bu yazının bu kadar geç yazılmış olması da ayrı bir yazı konusudur.


15 Mart 2009 Pazar

1 Sana 2 Bana

Eskişehirspor Bursaspor maçı tribünlerde güzel görüntülere sahne oldu. Bu sezonun başında kadro dışı bırakılmasına rağmen Paf Takım ile idmanlara çıkıp formasını yeniden kapan ve savaşçı kimliğini sahaya yansıtarak Eskişehirspor'a çok büyük katkı sağlayan Emre Toraman için talihsiz bir maç oldu. İlk yarı kendi kalesine iki gol atarak oyundan çıkarılan Emre göz yaşlarına hakim olamadı. Bursaspor hanesine yazılan bu iki gole Vucko cevap verdi ve maç 2-1 bitti.

Hiçbir futbolcu kendi kalesine gol atmak istemez. Taraftar Emre Toraman'a bu zor dönemeçte destek olmalı. Performansının yükselişte olduğu bir zamanda bu talihsizliği yaşaması çok üzücü bir durum. Emre'ye kalan 10 maçta çok ihtiyacımız olacak.

Atılan 3 golün de Eskişehirspor'dan gelmesine rağmen maçın mağlubiyet ile sonuçlanması moral açısından takımı olumsuz etkiledi. Buna rağmen takım olarak iyi mücadele ettik. Bir çok pozisyondan yararlanamadık. Talihsiz yenilgiye rağmen iyi futbol Galatasaray maçı için bizleri umutlandırdı.

12 Mart 2009 Perşembe

Eskişehirspor - Bursaspor

Sezonun ilk yarısında Bursa deplasmanına gitmiştik. Bursa'da karanfillerimizi dağıtarak stadyuma ulaştık. Siyah-kırmızı ve yeşil-beyaz kartonlarlarımızla iki takım arasındaki dostluğu yansıtmış, iyi futbolla üç puanı almıştık. Bizleri dostça karşılayan Bursaspor seyircisi yine dostça uğurladı.

İki takım arasında geçmişte yaşanan istenmeyen olaylardan bahsetmiştim. Bursaspor ve Eskişehirspor Türkiye'nin en büyük camiaları arasındadır. Bu iki büyük camianın da böyle kötü olaylarla anılması yakışık almazdı zaten. Yarın Bursa'da yaşayan Eskişehirsporlular ile Bursasporlular arasında bir dostluk maçı oynanacak. Bu organizasyonu düzenleyenleri kutluyorum.

Kısaca maç öncesini yorumlayacak olursak; sonuç Eskişehirspor'u daha fazla ilgilendiriyor. Eskişehirspor bu maçtan sonra İstanbul'da sırasıyla Galatasaray ve Fenerbahçe ile iki önemli maça çıkacak. Bu maçtan alacağı bir galibiyet İstanbul deplasmanlarında takımı önemli ölçüde rahatlatacaktır. Bu yüzden kazanmaktan başka çaresi yok. Bursaspor ise kazansa da kaybetse de sonraki haftalarda çok etkilenmeyecektir. Ama her şeyden önemlisi dostluğun kaybetmemesi.

11 Mart 2009 Çarşamba

Şampiyonlar Ligi 10-11 Mart

10 Mart maçlarını yorumlamak istemiyorum. Kendi çapımda değerlendirmmiştim dün maçları. Hiç biri de beklendiği gibi olmadı. Star'dan izledim Liverpool-Real maçını. Real'in bu duruma düşeceğini tahmin etmemiştim hiç. Juve'nin aldığı maçı vermesi, turu resmen hediye etmesi, Pana'nın beklentileri boşa çıkarması vs. Dün değişik bir gündü CL'de.

Bugün ise her şeyin beklenen gibi olacağını tahmin ediyorum. Barcelona'nın gol yağdıracağını, Roma'nın baskılı oynayarak düşük skorla kazancağını, ki uzatma bekliyorum bu maçta, Man Utd'nin Barcelona gibi rahat bir skorla turu gerçeceğine inanıyorum. Porto-Atletico maçından da bol gol bekliyorum. Porto tura daha yakın gözükse de, bu maçın da uzatmaya gideceği beklentisi içindeyim.

Açıkçası iddaa kuponları vermeyi de pek sevmem. Ama arada değişik sistem kuponları sunacağım buradan. Hiç biri tutmazsa eğer yorumlarınızda her şey serbest... Bugünkü sistem kuponumun tutma olasılığının düşük olduğuna inanıyorum ama yine de oynadım. Neyse, aşağıya yazıyorum. Değerlendirmesini yazamayacağım, artık çok geç oldu. Kafanıza yatarsa oynayın derim.

Barcelona-Lyon İlk Yarı Beraberlik
Porto-Atletico İlk Yarı Atletico
Man Utd-Inter İlk Yarı Man Utd
Roma-Arsenal Maç Sonucu Roma
Fulham-Blackburn Maç Sonucu Beraberlik

Şansınız bol olsun...

10 Mart 2009 Salı

Kılpayı

53 kez milli formayı giyen ve milli takımımızın kaptanlığını yapmış olan efsane futbolcumuz İsmail Arca'nın dilinden Eskişehirspor'un kılpayı kaçırdığı şampiyonluğun hikayesi:

1969 senesinin Mayıs ayında burada (Eskişehir'de) Galatasaray maçını oynuyoruz. Hakem o zamanlar Marmara Oteli'nin müdürü olan Nejat Şener. Maç 0-0 devam ediyordu. Son 15 dakikaya girdik. Galatasaraylı futbolcunun şutu ceza sahası içinde birimizin koluna çarptı ve hakem penaltı verdi. Gerçekte o pozisyon penaltı değildi. İtirazlar her zamanki gibi sonuç vermedi. Penaltıyı Metin Oktay kullandı ve 1-0 öne geçtiler. Son dakikada aynı pozisyon bizim lehimize oldu fakat hakem penaltı çalmadı. Büyük Burhan'ın şutu Galatasaraylı futbolcunun eline çarptı fakat dediğim gibi hakem penaltıyı es geçti. Es geçince de seyirci sahaya girdi. Biz de hükmen mağlup olduk. Böylece bizim şampiyonluk umudumuz bitti.

Bundan sonra hep Galatasaray'la tekrar karşılaşıp rövanşı almak istiyorduk. Bursaspor'la kupa maçı oynadık. Orada 1-0 mağlup olduk. Burada 2-0 yenerek Türkiye Kupası'nı aldık. Böylece Cumhurbaşkanlığı Kupası'nda Galatasaray ile oynama şansını elde ettik. Galatasaray şampiyonluk havasındaydı. Biz de haksız yere şampiyonluğun kaçtığını düşünüyorduk. Kızılcahamam'da 10 günlük kampa girdik. Maçın 10. dakikasında kornerden gol yedik. Akabinde gol attık ve beraberliği yakaladık ama bu sefer yine onlar öne geçti. Tekrar beraberliği sağladık. Bitime üç dakika kala Ender soldan getirdi; Fethi de golü attı. Galatasaray'ı 3-2 yenerek Cumhurbaşkanlığı Kupası'nı aldık. Ertesi gün Eskişehir'de gezerken taraftarlarımız bizi fırçaladı. Çok şaşırdık. Maçı neden 2-2 bitirip uzatmaya götürmediğimizi sordular. Çünkü maç uzasaydı 6-2 biterdi diye düşünüyorlardı.

Not: Bu röportaj Eskişehirspor Kulübü Aylık Resmi Dergisi 7. sayısının 56. sayfasından alınmıştır.

8 Mart 2009 Pazar

Oradaydım

5 Mart 2009 Perşembe

Nedir bu öfke?

Hafta sonu İzmit İsmet Paşa Staadı'nda Kocaelispor ile karşılaşacağız. Bu maç için Kocaelispor taraftarının özel bir heves ve heyecan içinde olacağı kesin. Özellikle ilk maçta bizim tarafımızdan onlara karşı kötü tezahürat yapıldığı ve maç sonrasına olaylar yaşandığı için bize karşı büyük öfke duyuyorlar. Aslında normal karşılamak isterdim bu durumu ama malesef ben Kocaelispor taraftarının öfkelenerek bize karşı düşman kesilmesini hiç yakıştıramadım. Forumumuzda bir arkadaşın da yazmış olduğu gibi Kocaelispor daha lig düşmeden, taraftarı ligden düşmüş anladığım kadarıyla. Şu zamana kadar futbolun içinde kötü neler yeler yaşandı da böyle düşmanca davranışlar, hakaretler görülmedi. Arkadaşların forumlarında hakaret etmeyeni atıyorlar sanki. O kadar aşağılanmış arkadaşlar ki, gidip bir de yeni taraftar grubumuz Dişi Şimşekler üzerine de seviyesiz muhabbetler çeviriyorlar... Kocaelispor'u her Eskişehirli gibi sevsek te, kendilerine Kocaelispor 'taraftar'ı diyen bu tarz insanları Kocaelispor'a yakıştıramıyorum...

YTÜ'de ESESli Olmak

Yıldız Teknik Üniversitesi'nde gelenekselleşen Eskişehirspor standımızı 4-5 Mart 2009 tarihleri arasında açtık. Çok güzel görüntülere sahne olan standımızdan birkaç fotoğraf:

2 Mart 2009 Pazartesi

1 Mart 2009 Pazar

Eskişehirspor 1-0 Kayserispor

Öncelikle takımımızı bu önemli galibiyet için kutluyorum. Soğuk havaya rağmen tribünleri dolduran taraftarlarımız da üzerine düşeni yapmaya çalıştı. Eskişehirspor adına sahada kazanma hırsını gördük. Futbolcularımız ağır saha koşullarına rağmen mükemmele yakın mücadele ettiler. Engin Baytar ve Batuhan ilk yarıda bazı anlaşmazlıklar yaşayınca zaman zaman tartıştılar. Fakat büyük taraftar devre arasında ikisini elele tribünlere çağırınca ikinci yarıda birbirleri ile daha olumlu diyaloglar kurdular. Engin hem ofansta hem de kritik müdahalelerle defansın önünde çok etkili oynadı. Golümüzü 7. dakikada Bülent Kocabey kaydetti. Sezonun ilk yarısında bizim için en önemli maçlardan biri olan Bursaspor maçında da golünü atmıştı. Oyunda kaldığı süre boyunca mücaleci bir oyun sergiledi. Defansta El Saka birkaç hatanın dışında güven vererek ve topu oyuna iyi sokarak oynadı. Vucko hava toplarındaki hakimiyetini iyi kullanarak kafa toplarının çoğunu kazandı. Koray ve Sezgin sağ ve sol tarafta hem defansif olarak hem de ofansif olarak iyi oynadılar. Defansif orta saha oyuncularımız Emre Toraman ve Bülent Ertuğrul da orta alanda Kayserispor'un ataklarını kesmekte başarılı oldular. Youla ve Batuhan ise önceki maçlara göre biraz daha etkisiz gözükseler de ileride topun bizde kalmasını sağlayarak atakların gelişimine yardımcı oldular. Son dakikalarda psikolojik olarak geri çekilen takımımızda oyuna sonradan giren Doğa orta alanda atakların kesilmesi yönünden doğru bir karardı.

Not:Fotoğraf için www.eskisehirspor.com dan sivri74 nickli Süleyman Bey'e teşekkür ederim.