30 Mayıs 2009 Cumartesi

Yönetimler Gelir Gider

Halil Ünal taraftarlarımızın tepkisi sonrasında çoğu soruya cevap veren bir basın toplantısı düzenledi. Halil Ünal'ın değindiği noktalar ana hatları ile şöyle:

10,5 milyonluk borcu 8 milyona indirdik, 26 milyonluk gelir ve 25 milyonluk giderle kasamıza 1 milyon da para koyduk.

Seneye en az 6 transfer yapacağız. Yaklaşık 2 aydır transfer görüşmelerimiz sürüyor. Futbolculara Trabzonspor maçından önce maçı kazanın galibiyet için TFF'den kulübe gelecek olan 326 bin TL'yi size dağıtalım dedik. Para, pul hesabı yapsak bunu demezdik.

Yeni stad projemiz vardı. Bazı taraftarlarımız mevcut yerinde kalsın, bazıları da başka yer olsun dedi. Hepsi proje aşamasında.

Antalya maçı öncesi oyuncularla görüştüm. Antalya primi 15 bin TL olsun dediler. Ben de Konya ile paket prim yapalım dedim. Onlar 50 bin istedi, ben 25 bin TL dedim tamam dediler. Ve Konya maçı sonrası 30 bin yaptım. Konya maçından sonra beni omuzlara aldılar. Bende söz verdim. Ama Çarşamba günü alacağımız para Pazartesi gününe sarktı. İstanbul’a gidip onun peşine düştüm. Ama gönderileceğini bilen takımın abisi olan oyuncular antrenmana çıkmama kararı aldırdı.

Takımın 1 sezonluk, prim, maç başı, maaş, bonservis vs. toplam 18 milyon 129 bin TL. Gelirimiz 26 milyon 72 bin TL. Gider ise 24 milyon 919 bin TL. Yani 1 milyon TL kasamızda kaldı. Ayrıca hem borçsuz sezon geçirdik, hem de 10,5 milyon TL borçla aldığımız kulübün borcunu 8,5 milyon TL’ye indirdik. Bağış ve yardım olarak sadece 25 bin TL elde edildi. Tabi rakamlar Gaziantep maçı öncesine ait. Bugün (dün) alınacak sonuçla gelir veya gider olabilir. Onu hesaplamadık. Kredi çekme konumuz ise her kulüp bir sonraki yılın gelirine istinaden kredi çeker ve gelecek paralarla da öder. Herkesin yaptığını yaptık. Bunların hepsini detaylı bir şekilde Pazartesi günü yapacaktık. Ama Nebi Hatipoğlu’nun açıklamaları üzerine şimdi yapıyoruz.

Seneye yeni bir otobüs alıp mevcut otobüsü altyapıya vereceğiz. Bu sezon hiç deplasman giderimiz olmadı. Tümünü yönetim karşıladı. Gelecek sezon 35 milyonluk bir bütçe oluşturmaya çalışıyoruz. Kuübün gideri de 25 milyonu geçmeyecek.

Bunların yanında bir yabancı futbolcumuzu aldığımız fiyatın çok üstünde bir başka kulübe satıyoruz dedi. Bu futbolcunun kim olduğu merak konusu. Tahminimce bu futbolcu Bosna Milli Takımı formasını da giyen defans oyuncumuz Nadarevic. Kendisiyle Anderlecht ilgileniyormuş.

Başkan futbolcuların alacaklarının %85'inin ödendiğini de dile getirdi. Bu da bu sezonu üç aşağı beş yukarı zararsız kapatıyoruz demek oluyor.

Mali Kongre olana kadar bekleyip hesapların doğruluğunu sorgulayacağız.

27 Mayıs 2009 Çarşamba

Messi > C. Ronaldo


Futbolcuların kıyaslanışı matematikteki sayılara benzer, birbirinden farklı iki futbolcu asla eşit olamaz..

27 Mayıs 2009 gecesi oynanan F.C. Barcelona - Manchester United F.C. 2008-2009 Şampiyonlar Ligi Final maçı bunu kanıtlar nitelikteydi. . .


26 Mayıs 2009 Salı

Taraftardan Protesto Duyurusu


Eskişehirspor Yönetimine, Basına ve Taraftarımızın Dikkatine;



24 Mayıs 2009 Pazar Günü oynanan Eskişehirspor-Trabzonspor maçında yönetim aleyhine yapılan protestoların sebebinin yanlış anlaşıldığını, protesto eylemini gerçekleştirenlerin yanlış yerlerde arandığını gözlemlemekteyiz. Bu durum bile Eskişehirspor Yönetiminin ve özellikle yerel basının taraftara ne kadar uzak, gelişmelerden ne kadar bihaber olduklarının bir göstergesidir. Taraftarın ortak buluşma platformu olan eskisehirspor.com’u takip eden herkes az çok protesto nedenini ve protesto edilmesini kimlerin istediğini anlar. Lakin kendilerini camianın ve kulübün tek hakimi sananlar, kendilerinden habersiz kuş uçmayacağına inananlar anladığımız kadarı ile her şeyi kontrol altına aldıklarına inandıkları için taraftarın asıl gündemini takip etme gereksinimi duymamışlar. Şayet takip ediyor olsalar tespitlerinde bu denli hata yapmazlardı.


* * *


Öncelikle şunu belirtmek isteriz ki protesto eyleminde grupların bir iştiraki söz konusu değildir. Görüşleri alınmamıştır, fikirleri sorulmamıştır. Maç esnasında bir protesto olacağından dahi haberleri yoktur. Dolayısı ile yönetim cephesinde ve yerel basında protesto eyleminin gruplar tarafından organize edildiği savı yanlıştır. Protesto eylemine ön ayak olan, pankartları hazırlayanlar eskisehirspor.com’a üye olan, Türkiye’nin çeşitli illerinde yaşayan, yaşları kemale ermiş, işleri güçleri olan insanlardır. Protesto nedeni olarak sunulmaya çalışılan “Başkanlığı isteyen biri var, o para verip yaptırıyor” söylemi son derece geçersiz ve ahlaksızca bir söylemdir. Bu protestoyu isteyen ve yapılmasına ön ayak olan kişileri kimse para ile satın alamaz. Bu insanların tek gözettiği olgu Eskişehirspor’un çıkarlarıdır, Eskişehirspor’un daha iyi yerlere gelmesidir. Ahmet’in Mehmet’in başkan olması bu insanları bağlamaz. Doğru yapan yönetimlerin sonuna kadar destekçisi, yanlış yapanların sonuna kadar muhalefetidir.


* * *


Protesto eyleminin neden yapıldığının anlaşılamaması da bizleri şaşkınlığa sevketmiştir. Sezon başında iş başına gelen bir yönetim, verdiği sözlerin hiçbirini tutmamış, yönetimsel bazda yaptığı hatalar nedeni ile ligin son haftasına kadar takımın ateş çemberinden sıyrılmasını sağlayamamıştır. Şimdi bazı yerel basın organlarında durmadan yazılıp çizildiği gibi lige yeni çıkmış bir takımın ligde kalması başarıdır denebilir. Kuşkusuz bu başarıdır ve sezon başı hedefinin de bu olması gerekirdi. Ancak hepimiz biliyoruz ki Trabzon maçından önce ulusal basına yansıyan antreman boykotuna sebep olan maddi yükümlülükleri yerine getirmeme takımın bu zamana kadar ateş hattında kalmasının en büyük sebebi olmuştur. Verilen sözler zamanında yerine getirilmiş olsa ligi çok daha önceden ve çok daha iyi bir yerde bitirmemiz mümkündü.


* * *


Bizim derdimiz futbolcuların avukatlığını da yapmak değil. Kulüpte para varsa paraları ödenir, yoksa ödenemez. Bu kadar basittir. Bizim asıl sorguladığımız ve öğrenmek istediğimiz kulüpte neden paranın olmadığıdır ve takımdaki futbolculara ne kadar para verildiği, ne kadar borcun kaldığıdır.


* * *


Trabzon maçından önce ulusal basına yansıyan haberlere göre takımımızdaki futbolcuların 17 maç başı, 5 aylığı ve 2 maç galibiyet primi ödenmemiştir. Yine aynı habere göre 10 maç başı için 2-3 aylık çekler verilmiştir. Yani toplamda 27 maç başı, 5 aylık, 2 maç galibiyet primi ödenmemiştir. Verilen çeklerin karşılıksız çıktığı da kulaktan kulağa konuşulmaktadır.



* * *


Bu noktada hesap yapma gereği duyuyoruz;


Eskişehirspor’un gelirleri ne kadardır?

Yönetimin göreve geldiği tarihten itibaren Eskişehirspor’un ne kadar geliri olmuştur? Bankadan kaç liralık kredi çekilmiştir?

Stad içi reklam gelirlerimiz ne kadardır?

Yayın gelirimiz ne kadardır?

Kombinelerden ne kadar gelir elde edilmiştir?

Maç hasılatlarından ne kadar gelir elde edilmiştir?

İddaa’dan ne kadar gelir elde edilmiştir?

Eskişehirspor’un mülkleri olan benzinliklerden ne kadar gelir elde edilmiştir?

Fortis Türkiye Kupası’ndan ne kadar gelir elde edilmiştir?

Sezon başı ve ortasında gönderilen futbolculardan ne kadar bonservis geliri elde edilmiştir? Gönderilen bu futbolcuların alacaklarına karşılık bonservisleri verildiyse geçen sezondan kalan borcun ne kadarı bu yöntemle eritilmiştir?

Taraftar Ürünleri Satış mağazasından kaç lira gelir elde edilmiştir?

Sezon başı ve devre arasında katıldığımız turnuvalardan kaç lira gelir elde edilmiştir?

Yönetici vecibesi olarak hangi yöneticimizden kaç lira toplanmıştır?

Eskişehirspor’un kamuoyunun bilmediği başka gelirleri var mıdır? Varsa nelerdir ve ne kadar gelir elde edilmiştir?

Futbolcuların mevcut alacakları için gelecek sezon TFF’den alınacak paraya temlik koydurup bankalardan 8,5 trilyon daha kredi çekmek için başvurduğunuz doğru mudur?


Aynı şekilde soruyoruz;


Her futbolcuyla tek tek kaç liraya anlaştınız?

Kaç lirası peşin ödendi, kaç lirası maaş olarak vaad edildi, kaç lirası maç başı olarak vaad edildi?

Kime ne kadar bonservis verdiniz?

Teknik heyetle kaça anlaştınız, kaç lirasını ödediniz?

Isıtma, aydınlatma, iaşe vb. tesis giderlerimiz ne kadar?

Tesislerde çalışan personelin giderleri ne kadar?

Ne kadar prim ödediniz?

Deplasman masraflarımız ne kadar?

Kamp masraflarımız ne kadar?

Önceden kalan borçlarımıza ne kadar ödediniz?

Altyapı için ne kadar harcadınız?

Başka ne gibi giderlerimiz vardır ve bunlar için ne kadar harcadınız?


* * *


Yukarıdaki gelir kalemleri ile aşağıdaki gider kalemlerini toplayıp çıkardığımızda, futbolcuların bu kadar alacağı ödenmediği halde hala para kulüpte olmamasının nedenini anlamakta güçlük çekiyoruz. Bu nedeni öğrenene kadar da “Yönetim İstifa” demeye devam edeceğiz. Yönetimden bir an önce yukarıda saydığımız gelir ve gider kalemlerini tek tek kamuoyuna açıklamasını bekliyoruz. Genel Kurullarda olduğu gibi bir sayfa Excel dosyasında bilgilerle yetinmeyeceğimizi, ayrıntılı gelir gider tablosunu görmek istediğimizi de beyan ediyoruz. Şayet bu isteğimiz yerine gelmezse eylemlerimizin artarak ve çeşitlenerek devam edeceğini kamuoyunun bilgisine sunuyoruz.


* * *


Yerel basınımıza da birkaç kelam etmeden geçemeyeceğiz. Hepsi sanki sözleşmiş gibi “Futbolcunun parası kalmaz, Federasyona başvurur alırlar” şarkısı söylemektedirler. Bir futbolcunun federasyona başvurması demek serbest kalması anlamına gelmez mi? Takımın tamamı serbest kalmak için başvursa gelecek sezon mücadele edecek kadronun nasıl oluşturulmasını bekliyorsunuz? Tüm futbolcular serbest kalırsa bu sene yaşanan maddi krizin daha fazlası gelecek sezon yaşanmaz mı? Giden gider kalan sağlar bizimdir diyerek sorunlar çözülür mü? Neticede serbest kalan adam faizi ile de olsa bu parayı eninde sonunda almaz mı? O ileride ödenecek paralar kulübün parası değil midir? Bugün bir geçsin de yarın Allah kerim mantığı ile nereye kadar yol alınabilir? Bu sene maddi konularda yetersiz kalan yönetim gelecek senelerde ne gibi maddi imkanlar yaratarak bu sene yaşanan sıkıntıların, krizlerin yaşanmamasını sağlayacaktır? Kulübün hesabının kitabının şeffaf bir şekilde kamuoyuna duyurulmasını sağlamak, buna ön ayak olmak en başta sizin göreviniz değil midir? Bunu sağlamaya çalışanlara “Satılmışlar, rantçılar” demek ne kadar ahlaki? Bu konuda da sizleri kendi vicdanınızla baş başa bırakıyoruz.


Saygılarımızla


Bağımsız Eskişehirspor Taraftarları



24 Mayıs 2009 Pazar

Eskişehirspor 2-5 Trabzonspor

Bu sezon evimizde oynadığımız son maçta ne yazık ki Trabzonspor'a 5-2 yenilerek ligde kalmayı garantiledik. Trabzonspor'a karşı 90 dakika boyunca üstün oynamamıza rağmen kişisel hatalarla yediğimiz 2 golle ilk yarıyı 2-0 mağlup kapattık. İkinci yarıya 2-0 geride başlamamıza ve 3. golü de kalemizde görmemize rağmen taraftarımızın muhteşem desteği ile kendine gelen futbolcularımız Doğa'nın mükemmel vuruşu sonrasında durumu 3-1'e getirdiler. Ardından Youla'nın golü geldi. 3-2'den sonra defans hattımızda yaptığımız hatalar sonrasında maçı 5-2 kaybettik. Fenerbahçe'nin Konyaspor'u mağlup etmesiyle ligde kaldık. Başka bir takımın galibiyeti ile ligde kalan bir takım bu taraftarı ne yazık ki hak etmiyor. Önümüzdeki sezon yapılan hatalar ders olur umarım. Kazanarak avrupa kupalarına ya da şampiyonluğa oynarız. Bu sezon yine şampiyon taraftar.

Edit: Maç özetlerinde sadece Trabzonspor'un ataklarını gösteren Lig Tv'yi kınıyorum.

Kaybederken kazananlar!

Çok kritik bir maça çıkıyoruz bu akşam. Olabildiğince kritik aslında ama herkeste bir biz kurtulduk havası hakim. Takip ettiğim forumlarda, bloglarda aynı havayı sezinliyorum. Trabzonsporlular ise tam tersi havadalar, çok heyecanlılar. Kazanmak için geliyorlar. İstatistikler bizden yana. Atatürk'ün havası yaramıyor TSlilere. Belki de beklemedikleri bir ambiansla karşılaştıkları içindir. Eminim Avni Aker'i Anadolu'daki en iyi stad ve taraftar sanıyorlardır.

Hadi işin o tarafını geçelim. Hafta içinde antrenamana çıkmayan futbolculara ne demeliyim. Valla söyleyecek bir şey bulamıyorum. Elbette haklısınız çocuklar siz. Paranız ödenmedi, biliyoruz. Takımın güya iyiliği için çalışan bir insanın, elinden sadece kötülük gelmesine ne diyebiliriz ki! Ama nedir bu isyanı bu boyuta getiren. Gerçekten nedir? Çok merak ediyorum. Şimdiye kadar alamadığınız parayı niye şimdi sorun ediyorsunuz? Niye 2 hafta sonra değil de şimdi? Asıl sebepleri bilmek isterdim. Belki bazılarımız biliyordur. Buyursunlar...

Taraftar da isyan etti vaktinde, 50TL olan bilet fiyatlarına baş kaldırdı. Sizin aldığınız paranının 100'de 1'ini bile alamayan taraftarlarınız da isyan etti. Ama yine de yalnız bırakmadı o stadda sizi. Borç aldı, ekmek parasından kesti 50TL verip o maçlarda sizi destekledi. GS maçını sadece siz mi kazandınız o stadda? Avrupa'dan o maç için Eskişehir'e gelip destekleyenin hiç mi payı yok? Peki o maçta kazandığınız paralardan ve avanslardan niye bahsetmiyorsunuz? Biz size hesap sorduk mu "Bak hep beraber kazandık", hani nerde bizim payımız dedik mi?

Bugün bütün taraftar derneklerinin başkanlarının katıldığı bir oturumda, bizim başkanımız en dikkat çekeni, diksiyonu en düzgün olanı, en kibarı ve en saygını olmayı başardıysa, bu taraftara layık olacak futbolcular olmayı başarmalısınız siz.

İşte bizi Türkiye'nin önde gelen taraftarlarından yapan da buydu zaten. Biz Esesimize layık olmak için her şeyimizi feda edip, gözlerimizi karartırken, 3-5 kişinin önderliğinde antrenmana çıkmayan futbolcuların bu takımı hak etmediğini, bu taraftara saygızlık ettiğini söylemek doğru olacaktır.

70li yıllardan kaçan şampiyonluklardan sonra, biz kaçanın ne olduğunu bilmiyorduk, zevk için oynuyorduk diyen bir Esesliyle, bugün antrenmana çıkmayan bir Esesliyi hayatta bir tutmam, kusura bakmayın. Bu takım taraftarıyla var olduğu gibi, taraftarıyla devam edecektir.

Biz her zaman geçmişimizle övünürken, kaybeden kadromuzla övünürken onları daha da yukarı taşıdığımızı da biliyorduk. Nasıl onlar Eskişehirspor'u taşıyabildikleri yere kadar taşıdılarsa, biz de "kendilerince kaybedenleri" aslında kazananlar olarak yukarı taşıdık, andık. Kaybederken kazananlar olarak!

Şimdi siz istediğiniz kadar kazanın bu maçı hatta haftaya olan maçı, siz benim gözümde çoktan kaybedenlersiniz, hatta kazanırken kaybedenlerdensiniz!

21 Mayıs 2009 Perşembe

Eskişehirspor PAF Takımının 2. Yarı Başarısı

Paf Takımımız bu sezona iki ay gibi kısa bir sürede hazırlanmıştı. Yeni kurulan bu takımdaki genç arkadaşlarımıza güvenimiz tamdı. Fakat bazı eksiklikler ve deneyimsizlikler neticesinde sezonun ilk yarısını, oynadığımız 17 maçta aldığımız 2 galibiyet ve 2 beraberlikle 8 puan toplayarak 17. sırada bitirebildik. Rakip fileleri sadece 8 kez havalandırmamıza rağmen kalemizde toplam 41 gol gördük.

Devre arasında bir revizyona gidilerek takım alt yapıdan gelen diğer yetenekli oyuncularla takviye edildi.

İkinci yarıda ise özellikle hem Galatasaray'ı hem de Fenerbahçe'yi deplasmanda aynı skorla 2-1 yenerek büyük sükse yapan takımımız artık kendine güvenmeye başlamıştı. Son birkaç maçtır tökezleseler de sezonu iyi bir şekilde kapatacaklardır. Şu an itibariyle 32 hafta geride kaldı ve toplam 9 galibiyet, 5 berabelikle topladığımız 32 puana karşılık 15. sırada bulunuyoruz. Alt yapımız gelecek için bizleri umutlandırmanın yanında Hakan Demir, Alper Potuk, Ayhan Ahmet Elmacı, Emir Özgür, Hüseyin Güngör gibi genç yeteneklerimizin profesyonel takıma kazandırılması ile iyi işlediğini göstermiştir. Bunların haricinde 8 sezondur Eskişehirspor forması giyen Paf Takımın Kaptanı Arda Dinçer ile de sezon sonunda profesyonel sözleşmenin imzalanması bekleniyor.

Bundan sonraki süreçte yönetimin gençlerimize daha fazla değer verip varsa onların sorunlarına çözüm yollarını aramasını, gelecek sezon için yapılan bütçede alt yapıya ayrılan miktarın arttırılmasını bekliyoruz.

19 Mayıs 2009 Salı

One Way Ticket To The Super League

Özel işlerim dolayısıyla Ankara'ya gitmem gerekiyordu ama tarihi bir türlü netleştiremiyordum. Cuma gecesi Kasımpaşa, Altay'ı penaltılar sonucunda geçip finale kalınca "hem ziyaret, hem ticaret" düşüncesiyle Ankara yolu göründü bana...

Haftasonu işlerimi hallettikten sonra, pazar günü maça gitmek üzere Kızılay'dan vesait aramaya başladım. Ankara'da olduğu söylenen maç, Yenikent semtinde, yani Ankara'nın dışında ve nadiren araç giden bir yerdeydi. Zor olsa da sora sora buldum durağı ve otobüs beklemeye başladım. (Bu arada ilerde ihtiyacı olanlar için not düşelim: Sıhhiye'de Adliye binasının önündeki duraktan 204 numaraya binerek stada çok yakın bir noktaya gitmeniz mümkün)

Maç öncesi stadın etrafında Eskişehir'den gelmiş 5-6 siyah-kırmızı formalı vardı ama bolca Eses atkısı vardı. Önceki maçlardan hatıra almış Paşalılar, finalde dahi bizim atkımızla maçlarına gelmişti. Bizi görenler tanımadıkları halde sanki 40 yıllık dostlarını görmüş gibi gelip kucaklıyorlar ve hemen bir ihtiyacımız olup olmadığını soruyolardı. Bu, gerçekten büyük gurur veren bir duygu..

Gelelim maça, aslında futbol olarak tam bir beraberlik maçıydı. Zaten play off maçları genellikle kontrollü oynandığı için berabere ve az gollü biter. Bu da öyle oldu.. Uzatma bölümünün sonlarına doğru 113. dakikada atılan gol ve golün devamındaki sevinç görülmeye değerdi. Bir an 19 Haziran 2008'e gittim.. İnönü Stadı'ndaki o müthiş atmosferi hatırladım.. Taraftar sayısı olarak ne Kasımpaşa, ne de Karşıyaka bizim finalimizdeki sayının yakınından geçemez tabi, ama zaten bunu beklemek de hata olur. Neticede 2 takım da Türkiye'nin 2 büyükşehrinin takımı ancak sadece semt takımı.. Şehir takımıyla aynı kulvarda düşünmek yersiz olur. Yine de hakkını vermek lazım, 2 taraftar da inanarak gelmiş. Ama kazanan Paşa oldu...


Maçın bitiş düdüğüyle beraber Kasımpaşa tribününden sevinç çığlıkları yükseldi, herkes birbirine sarılıyordu ve tek bir taşkınlık yoktu. Ancak nasıl olduğunu anlamadığımız bir şekilde, Karşıyakalı bir taraftar sahaya atlamış ve Kasımpaşalı bir futbolcuya saldırmıştı. Bunun üzerine Kasımpaşa tribününden yaklaşık 5-6 kişi sahaya girerek karşı saldırıya geçti. Zaten ne olduysa bundan sonra oldu, Karşıyaka tarafından abartısız 200 ve belki de üzerinde taraftar sahaya inerek bize, Kasımpaşa tribününe doğru koşmaya başladı. O anda gerçekten korkuyu yaşadım, yanıbaşımda duran birinin kafasına gelen koltuk benim korkumu daha da yükseltti.

Başlarda Jandarma'nın müdahalede etkisiz kaldığı olaylar, yine Jandama'nın başarılı püskürtmesiyle ve Kasımpaşalı taraftarların askere olan saygısından dolayı geri çekilmesiyle duruldu ve kutlamalar kaldığı yerden devam etti.

Benim aklımda kalan, Süper Lig'e geri dönen Kasımpaşa'dan ziyade uzun zamandır tartışılan "İzmir'den Süper Lig'e takım gelmesi" sorunsalı... Daha bu sezon ortalarında bir basketbol müsabakası için Bandırma'ya giderken yolda olay çıkartan Karşıyaka taraftarı yüzünden günahı olmayan, sadece takımını desteklemek isteyen bir Kaf-Kaflı (Özgür) can verdi. Bu olay tüm takımları tatsız bir olayda, bir cenazede bir araya getirdi. Bu acı hatıradan sonra tüm takımlar ders çıkartmışa benziyordu ama anlaşılan öyle olmamış.

Maç esnasında taraftarlarını izleyerek içten içe istemiştim başarılı olmalarını. Duygusal sebeplerle "belki bu yıl değil ama seneye mutlaka çıkmalılar" demiştim "Süper Lig'e"... Ancak, görülen ve anlaşılan o ki, henüz başarıyı hak etmiyor bu taraftar... Biz, Eskişehirspor olarak yıllardır kaybetmenin ne olduğunu en iyi bilen taraftara sahibiz. 3. Lig'e kadar düştük Amatör Küme'nin kokusunu alıp geri döndük... Sonra yıllarca Süper Lig'e döneceğimiz günü bekledik, sabırla, inatla... Ama centilmence... Evet, bizim maçlarımızda da olaylar oldu ancak hiç bir maçımız öncesinde stada giderken bir otobüsten diğerine döner bıçakları sallayarak rakip takım taraftarını yaralayan taraftarımız olmadı. Ya da, maç kaybedip yıkılınca, sahaya kitlesel bir hareketle girip dehşet saçmadık gözü dönmüş bir şekilde...

*Fotoğraf net değil ama cep telefonumla olaylar esnasında tribünden çektiğim için paylaşmak istedim...


İşte bu yüzden gelmesin İzmir'den takım Süper Lig'e... Karşıyaka gelecekse gelmesin... Altay gelsin, Göztepe gelsin, Bucaspor gelsin, İzmirspor gelsin.. Ama Kaf-Kaf şapkasını önüne koyup düşünsün bir kaç sezon daha. "Ne oluyor, neler yapıyoruz?" diye sorsun kendisine.
2009-2010 sezonunda Kasımpaşa'ya Süper Lig'de, Karşıyaka'ya Bank Asya 1. Lig'de başarılar...

18 Mayıs 2009 Pazartesi

Hoşgeldin Kasımpaşamız

Ankara'da oynanan final maçında 1-0 geriye düştükleri maçta Karşıyaka'yı uzatma dakikalarında buldukları golle 2-1 mağlup eden Kasımpaşa artık bizimle. İşin ilginç tarafı kardeşimizle aynı saatlerde oynadığımız en kritik maçta biz de durumu 1-0'dan 2-1'e getirdik. Özlemiştik sizleri. Bizlere her zaman destek olan ve her maçın 26. dakikasında ESES çeken kardeşlerimizi kutluyor, başarılarının devamını diliyorum. Ayrıntıları maça giden ayarsız anlatacaktır.

Konyaspor 1-2 Eskişehirspor


Bu maçı ligde kalabilmemiz için kesinlikle kazanmamız gerekiyordu ve kazandık. Ortada geçen ilk yarı Youla'nın uzaktan şutu direkten döndü ve 0-0 sonuçlandı. İkinci yarı defansta yaptığımız bir anlık hata ile Veysel'e haftalar sonra gol attırdık. Konyaspor 1-0 öne geçtikten sonra daha baskılı oynayan taraf bizdik. Engin Baytar'ın ortasını iyi değerlendiren Batuhan durumu 1-1'e getirdi. Ardından yine Engin Baytar'ın ceza sahası dışından vuruşu defansa çarparak gol oldu. Maç 2-1 sona erdi. Puanımızı 39'a yükselterek 10. sıraya yükseldik. Artık ligde kalmayı %95 garantiledik gibi. Ayrıca maç öncesinde 20 TL'ye indirildiği söylenen biletler 30 TL'den satıldı. Buna bir de maç oynanırken sesimizi bastırmak için hoparlörlerden taraftarımızın bulunduğu bölüme Konyaspor taraftarlarının ses kaydı yüksek sesle verilince Konyaspor yönetiminin eleştirilmeye bile değer olmadığını düşünmeye başladım.

15 Mayıs 2009 Cuma

BİLETli Ekmek

Son 2-3 gündür Konyaspor Yönetimi ve Eskişehirspor Taraftarları arasında yaşanan bilet krizi, taraftarlarımızın Konyaspor tribünlerinden yaklaşık 4000 bilet alması sonrasında lehimize sonuçlandı. Son açıklamalara göre deplasman tribünü 20 TL olacaktır. Bu da nispeten pahalı bir fiyat olmakla beraber, Eskişehirspor taraftarı için yüksek bilet fiyatlarına karşı kazanılan "bağışıklıktan" ötürü makul kabul edilebilir.

Bir önceki yazımda Eskişehirspor taraftarının bir haykırışın önderi olduğunu, böyle bir düzene karşı duracağını ve bu tür engellemelere boyun eğmeyeceğini dile getirmiştim. Bunda ne kadar haklı olduğum anlaşılmıştır sanırım. Türkiye'nin her yerinde taraftarlarımız tek yumruk olmuş, tüm imaknlarını seferber ederek bir yönetimi "doğru yolu" bulmaya mecbur bırakmıştır. Konyaspor yönetimi bu sayede olmasını hiç istemediğimiz kötü olayların önüne geçmiştir. Çünkü bizim tek gayemiz haksızlığın önüne geçmektir. Kimsenin canına ya da malına zarar gelmemesini ilk önce bizler isteriz. O tribünlerde bayanlar, çocuklar, yaşlılar da olacaktır. Tribünlerde yaşanan olumsuzluklar en çok onları etkilemektedir. Eskişehirsporlular yapılan bu indirim sonrasında önceden söz verdikleri gibi "sadece kendilerine ayrılan bölümde" maçı izleyeceklerdir. Hatta ellerinde bulunan Konyaspor biletlerini maç öncesinde "bedelsiz" olarak Konyalılara dağıtırlarsa hiç şaşırmayınız. Eskişehirspor taraftarı tribün kültürü ile yoğurulmuştur. Onların yaşayacakları sıkıntıları bilir....