24 Ağustos 2009 Pazartesi

Hedefe Doğru #2

Geçen sezonun ilk maçıydı. İBB ile Olimpiyat'ta oynayacaktık. Kendi imkanlarımızla maça gitmemiz imkansızdı. Gitseydik de nasıl dönecektik ki? En iyisi otobüs tutalım dedik. EStanbul'dan Eskişehir'e, Bursa'ya, İzmit'e nasıl gidiyorsak bu da öyle olacaktı. Biz gurbettekilere her yer deplasman sonuçta. Listemiz dolmuş 3 otobüs olmuştuk bile. Biraz erken buluşalım Taksim'de dedik. Kasımpaşa Stadı'nın önünden hareket edecekti otobüslerimiz. Anıttan Odakule'ye doğru yürüyüşümüz başlamıştı "bir baba hindi" ile. Tezahüratlarımızla tüm EStiklal inliyordu artık. Yaşlısından gencine, yerlisinden turistine herkes ellerinde kameralar, bu en özel taraftarı kaydediyordu her zaman izleyebilmek için. En ufak bir tatsızlık bile olmadan otobüslere biniyorduk. Maç 0-0 sonuçlanmış, 12 yıl aradan sonra süper ligde ilk maçımızda futbolun en önemli meyvesini, golü görememiştik. Zaten o stadda izlediğim toplam 3 maçta Eskişehirspor adına henüz gol sevinci yaşayamadım ne yazık ki. Bir soğukluğu var. Isınamıyorum. Şampiyonlar Ligi Finali de olsa kolay kolay ısınamayacağım herhelde.


Bu sezon artık gelenekselleşen EStiklal yürüyüşümüzle başladı yine organizasyonumuz. Yukarıda anlattıklarıma "ESpana" da eklenince "Türkiye Liglerinin İlk Orkestrası" coşuyordu. Coştukça etrafındakileri de coşturuyordu "Kırmızı Şimşekler". Geçen sezonun getirdiği deneyimle daha bir renkliydi artık EStiklal. Daha bir kırmızıydı...

Maça kısaca değinecek olursak;

İBB çok diri bir takım. İlk 15-20 dakika çok baskılı oynadılar. Sonraki süreçte oyunu az da olsa dengeleyebildik. Bana göre maçın adamı da olan İvesa ilk dakikalarda çok kritik kurtarışlar yaptı. İleride Youla-Mehmet Yılmaz-Ümit Karan üçlüsü, orta alanda Ragıp-Bülent Ertuğrul-Bülent Kocabey, geride ise Murat Önür-Vucko-El Saka-Koray ile başladık. Orta alanda Doğa'nın eksikliği çok hissedildi ilk yarıda. Şişirme toplarla Ümit Karan ve Mehmet Yılmaz'ın topu indirerek pozisyon hazırlamasına yönelik bir taktiksel anlayış vardı sahada. Yalnız havadan gelen toplar İBB defansı tarafından kolaylıkla karşılanınca ikinci topları orta alanda sayıca eksik olmamız yüzünden alamadık. İkinci toplar İBB'de kalınca ve zaten sayıca eksik olan orta alanımızda "bana karışmayan bin yaşasın" modunda oynayan Ragıp ve defansif yönü neredeyse sıfır olan Bülent Kocabey olunca Bülent Ertuğrul bu yükü daha fazla kaldıramadı. İlk yarıda bu yüzden çok atak yedik. Defans hattında da kronik hastalığımız haline gelen hatalar olunca iş İvesa'da bitti. Eğer başka bir kaleci olsaydı ilk yarı 2-3 farklı mağlup duruma düşebilirdik.

İkinci yarıya daha hızlı başladık. Burak Yılmaz'ın da oyuna girmesi hücum hattına hareketlilik getirdi. Ayağımızda daha fazla top tutmaya başlayınca gol yollarında daha etkili olduk. Burak Yılmaz'ın oyuna girdikten sonra kullandığı iki serbest atış da tehlikeli oldu. Sergen Yalçın'ın oynadığı sezon hariç yıllardır bu taraftar duran top organizasyonlarından gelecek gollere hasret. Burak Yılmaz sürekli oynarsa bu sorunumuz bu sezonluk çözülecek gibi. Ayrıca ikinci yarı oyuna giren genç futbolcumuz Alper Potuk bana göre çok iyi oynadı. Bir pozisyonda sağ kanatta iki kişiyi eksilterek Youla'nın önüne çıkardığı top eğer Youla iyi değerlendirebilseydi gol olabilirdi. Ümit Karan'ın son dakikalarda karşı karşıya kaçırdığı pozisyon ve İvesa'nın kurtardığı son pozisyon maçın geçen sezondaki gibi 0-0 bitmesine neden oldu.

Not: Bu yazıyı besin zehirlenmesi geçirip geç yazmama neden olan Stad önündeki köftecilere selam olsun.

1 yorum:

mmt26 dedi ki...

hacım süper bir gün yaşadık gururlandık kolkola coştuk yeri göğü inlettik amma 1 puan biraz bizi üzdü...
not: hacım bizim köfteciden yemezsen olacağı bu :D