27 Mart 2010 Cumartesi

Kendine Bilet Aldırtmak

Yıllarca ağırladım bu şehirde arkadaşlarımı. Maç öncesi İstanbul turu, ardından abur cubur ve sonrasında vuslata ermek. Sevgiliyi bayraklarla, kartonlarla karşılamak. Bazen güneşli bir günde, bazen yağmurda, bazen de fırtınada birlikte sesi kısılana kadar bağırmak. Sonrasında sadece güvercinler ve robocopların kaldığı sessiz stadı 2 saat daha inletmek.

O günlerde hep ararlardı beni bilet aldırtmak için. Gurur duyardım kendimle dostlarıma bu sevda için yardım ve yataklık etmekten. Fakat gururun yanında sıla özlemi ile yanıp tutuşurdu bu gönül. Ne zaman gelecekti o büyük gece. Ne zaman dönecektim memleketime.

Birden bir fırsat doğdu ve değerlendirdim hemen. Artık sevgiliye kavuşmuştum. Eskişehir'in büyüsünü yaşarken kombinemi her maçta kullanabiliyordum.

Aradan 6 ay geçti. Dün Beşiktaş-ESES maçına gelmeye son anda karar vermek zorunda kaldığımdan biletin bitmesi korkusuyla hemen sarıldım telefona. Kendime bilet aldırtıyordum ilk kez İstanbul'dan. Ne kadar da zor oldu benim için bir bilseniz, yıllardır ev sahibi olduğum yerde ağırlanacak olmak. (Güzel olmuyor da değilmiş hani. Bir telefonla biletin hazır. Satış noktasına gitmek, sıra beklemek vb. yok :))

ESES'e aşık olmamı sağlayan sadece kendisi değilmiş meğerse. Benim içimde bir miktar da sevgiliyi uzaktan sevmenin hazzını yaşamamı sağlayan EStanbul duygusu da varmış. Özleyeceğim kendisini galiba.

Uzaktan aşk bir başka oluyor...

1 yorum:

Özgür Ersöz dedi ki...

ağlamak istiyorum Ömer ne kadar içten yazmışsın.. =)

Ama bir duygu bu kadar mı güzel yazıya dökülür.. eline sağlık ;)