18 Nisan 2010 Pazar

Maç sonu notları #18.04.10

4 isim hakkında konuşmak yeterli bu maç için. Fahri, Sezgin, Aydın ve Sezer. Stadda değildik malesef ama ekran başında neyin ne olduğunu gördük. Sezgin gibi bir futbolcunun 2 yıldır Süper Lig'de forma buluyor olması, bizim ne kadar da mütevazi bir kadromuz olduğunu gösteriyor. Bunu her defasında söylüyoruz, bu kadroyla buralar bile çok iyi yerler. Ankaragücü sezon başından beri şu kadroyla ve yerli hocayla gelmiş olsaydı, emin olun biz değil onlar zorluyor olurdu Avrupa'yı. Kadro kalitesinin Ankaragücü ile bu kadar fark yarattığını da kabul etmek lazım. Kadro derinliği olmayan ve kalitesi düşük bir takımımız var. Ümit ile, Sezer ile, Ivesa'nın ekstra performansları ile kalite sınırımızı zorluyoruz. O da ancak bazı maçlarda -mesela GS maçı- taraftarın desteği, Rıza Hoca'nın doğru taktik stratejisi ile oyuncu seçimi ve maneviyat gücüyle ortaya çıkıyor.

Şimdi gelelim maça; Sezgin'e daha da bir şey demiyorum, Rıza Hoca artık bu sezonu Sezgin ile kapatmamalı. Hedeften uzaklaşan bir takımın Sezgin ile devam etmeye ihtiyacı yok. Aydın gibi bir kiralık futbolcuyu da sırf değişiklik yapmak için sahaya sürmemeli. 90 dakika oynayacak adamlarımız var yedekte; Adem Sarı, Erkan Zengin gibi. Fahri Tatan ise özellikle böyle maçlarda tamamen risk demek. Rıza Hoca'yı ilk kez böyle bir risk aldığını gördüm ama tutmadı Hocam işte! Bu takım koşarak, hırslanarak kazanıyor. Mücadele ile bir yerlere geliyor. Tekniği ne kadar iyi olursa olsun, koşmayan, mücadele etmeyen bir adamın bu takımda yeri yok malesef. Sezar'ın hakkını da Sezer'e vermek lazım. Sezer nasıl tekniğe, mücadeleyi katıyorsa, Fahri de katacak ki bu takımda oynayacak! Ama açık konuşalım bu takımla, bu taktikle Sezer bile körelir...

Hiç yorum yok: