30 Mart 2010 Salı

Bir Aşk-ı şehir hikayesi

27 Mart günü kaybedilen bir maçtan fazlası vardı İnönü'de.. Hiç bir Eskişehirspor taraftarı hislerini kaleme dökemezdi bir çırpıda... Tam da "işte bu sefer oldu, yürüyoruz tünelin sonundaki ışığa" derken üzerine gittiğimiz ışık bize çarptı ve bilinç kaybı yaşadık kısa süreli...

İşbu bilinç kaybının yaşandığı esnada kendime gelmem, maç öncesi karşılaşıp görüştüğüm bir dostu maç öncesi - maç - maç sonrası atmosferini yaşamak üzere Beşiktaş deplasmanına davet etmemle gerçekleşti..

Futbola tarafsız bakabilen, ömrü hayatında bir kez olsun Eskişehir'de bulunmamış bu arkadaşım hislerini karalamış bir kağıda.. Sözü daha fazla uzatmadan Göksenin'e bırakıyorum.. Buyrun siz değerlendirin:




Sakin başlamıştı cumartesi,güzel hissettiği belliydi buram buram bahar salmıştı üstümüze çünkü.Bir amaç uğrunda toplanıyordu herkes etrafındaki güzelliklere aldırmadan. İstiklalse dalgındı çünkü üstünde yabancılar geziniyordu. Lakin bu yabancılar umut ve sevgiyle yoğurulmuştu. Aşkın şehrinden bir dava peşinde kendilerini Asmalımescitin serin koridorlarına atmak için adımlarını hızlandırıyorlardı. Sırtlarında masum bir kırmızı, beni bu beraberliğe,vefaya,ölümsüz sevgiye çağırıyorlardı. Bilinçaltında özenle sakladığım güzel değerlere aidiyet duygusu bilincimden çıkıp bir heyecana dönüştü. Kendimi eski bir dostun yanına doğru giderken buldum. Dostum bu aşkın kalbinde yaşayan şirin'nin ferhatıydı adeta. Çekik gözleri aidiyetinin somut bir sembolü olarak neşe dağıtıyordu. Her takımın taraftarına örnek olacak bir kudretle tutunuyordu takımına. Kendimi nihayet taraftar topluluğunun göbeğinde bulduğumda, evini bulmuş bir evsiz gibi mutlulukla dostuma sarıldım. Etrafımda bir sevgi yumağı ve içtenlik söz konusuydu. Bu yarattıkları bir şaheserdi. Sinerjileri sonsuzluk yolunda kaybolmaya hazır cinstendi. Bu yumruk tünelden kalkıp inönüde inmeye hazırdı. Bir yumruk;lütfen hafife almayın, bir yumruk dünyayı fethetmeye hazır sarhoş vikingler gibi ölüme hazır, kadınlarını Odin tanrısına emanet edip yollara düşmek için sabırsız. Bu yumruk 300 spartalı kahraman gibi istiklalden kabataşa ölüm yürüyüşündeler. Birbirlerine kardeşten öteler.

Arena'ya geldik sanki. Bize güç gösterisinde bulunma cürretini gösterdiler. Sustuk.. Değerleri vardı parıl parıl parıldayan, ölümsüz değerler bu toplulukta. Bizi tıktıkları kafeste tek bir ses olduk yeri göğü parçalayan. Sempatik Eses naraları kulağımda,gitmiş değiller. Herkes anlamamış gibi baktı. Delilik söz konusu.. Maça girmeyeceğim hiç. Neden mi dersiniz ? Yenilip yenmek bir detay Kırmızı Şimşekler'e. Yani BİZE, benim Eskişehirsporum'a. onların sürdürdüğü bir geleneğe sıkıca tutunmaktı, 70lerin fırtınasıydı nede olsa ESES.

Ben Göksenin Yıldırım artık sonsuzluğa kadar sürecek bir bağ kurdum bu güzel klüple. Şampiyonluk dolu dolu yakışır bize...





Göksenin kardeşim sayesinde neden Eskişehirsporlu olduğumu bir kez daha hatırladım.. Teşekkürler!

29 Mart 2010 Pazartesi

A-Rıza!


Fanatik gazetesinin 'istatistiksel' haberinde;

"Eskişehirspor Teknik Direktörü Rıza Çalımbay yine kazanamadı... Beşiktaş'a karşı 5. farklı takımda 11. sınavını veren Çalımbay, 8. yenilgisini aldı. Tecrübeli hocanın, futbolcu ve teknik direktör olarak görev aldığı Siyah-Beyazlılar’a karşı 3 de beraberliği bulunuyor."

diye yazılmış. Demek ki; Rıza Çalımbay sadece Eskişehirspor'dayken değil, Beşiktaş dışında çalıştığı tüm takımlarda, Beşiktaş'a karşı oynarken a-Rıza yapıyormuş. Eh, bu hiç dikkatimi çekmemişti açıkçası. Öğrendim de içim rahatladı, hatta ferahladı.

28 Mart 2010 Pazar

Kaderin Bitmek Bilmeyen Oyunu...




2. dakikada öne geçip akabinde farkı 2 yapan, sonrasında sayısız pozisyon harcayan ve gol yedikçe çözülen bir takım vardı Beşiktaş karşısında sahada. Ama burada dikkatimi çeken şey Türk futbolunu tekerrürlerin yönetmesidir. Eskişehirspor içerde dışarda Galatasaray'ı rahatlıkla geçerken Beşiktaş'a her durumda yenilmesi, Fenerbahçe'nin evinde Galatasaray'a yıllarca yenilmezken, kupayı nesillerdir alamıyor oluşu.. uzar gider böyle...

ama Eskişehirspor`un tarih tekerrürü Beşiktaş'a yenilmesi değil başarıya son adımlara kadar yaklaşıp acı verici bir şekilde kaybetmesi bana kalırsa. Tıpkı 1970li yıllarda 2 defa son haftalarda kaçırdığımız şampiyonluklar, ikinci olunca üzüldüğümüz zamanlardaki gibi.. Sözün bittiği yerlerden biri..

Acı ama gerçek : tarih tekerrürden ibarettir..

27 Mart 2010 Cumartesi

Kendine Bilet Aldırtmak

Yıllarca ağırladım bu şehirde arkadaşlarımı. Maç öncesi İstanbul turu, ardından abur cubur ve sonrasında vuslata ermek. Sevgiliyi bayraklarla, kartonlarla karşılamak. Bazen güneşli bir günde, bazen yağmurda, bazen de fırtınada birlikte sesi kısılana kadar bağırmak. Sonrasında sadece güvercinler ve robocopların kaldığı sessiz stadı 2 saat daha inletmek.

O günlerde hep ararlardı beni bilet aldırtmak için. Gurur duyardım kendimle dostlarıma bu sevda için yardım ve yataklık etmekten. Fakat gururun yanında sıla özlemi ile yanıp tutuşurdu bu gönül. Ne zaman gelecekti o büyük gece. Ne zaman dönecektim memleketime.

Birden bir fırsat doğdu ve değerlendirdim hemen. Artık sevgiliye kavuşmuştum. Eskişehir'in büyüsünü yaşarken kombinemi her maçta kullanabiliyordum.

Aradan 6 ay geçti. Dün Beşiktaş-ESES maçına gelmeye son anda karar vermek zorunda kaldığımdan biletin bitmesi korkusuyla hemen sarıldım telefona. Kendime bilet aldırtıyordum ilk kez İstanbul'dan. Ne kadar da zor oldu benim için bir bilseniz, yıllardır ev sahibi olduğum yerde ağırlanacak olmak. (Güzel olmuyor da değilmiş hani. Bir telefonla biletin hazır. Satış noktasına gitmek, sıra beklemek vb. yok :))

ESES'e aşık olmamı sağlayan sadece kendisi değilmiş meğerse. Benim içimde bir miktar da sevgiliyi uzaktan sevmenin hazzını yaşamamı sağlayan EStanbul duygusu da varmış. Özleyeceğim kendisini galiba.

Uzaktan aşk bir başka oluyor...

26 Mart 2010 Cuma

Jaycee "The Jackal"




Beşiktaş maçının "Çakal"ı olacak Jaycee. Yeni imajı ile hazırlıklarını tamamlamış bile.

24 Mart 2010 Çarşamba

Eskişehir inanıyor!


Beşiktaş deplasmanı akıllarda 1,5 haftadır. Nasıl kazanırızın hesapları yapılmakta teknik ekip tarafından. Geçmişe baktığımızda kazanılamayacak gibi görünen maçları bir türlü lehimize çeviremiyoruz. Daha önceki yazılarımda da değindiğim gibi maça karamsar baktığımız zaman nedense o maçtan galip gelmeyi bırakın puan bile çıkartamıyoruz yeri geldiğinde. Bunda en kötü anım bu seneki Diyarbakırspor maçıdır mesela. Bir türlü maçtaki galibiyetimize inanamadık, maç öncesinde olsun, maç sırasında olsun. Halbuki içeride oynanabilecek ve böylesine rahat gözüken bir maçı az daha kaybediyorduk. İşte bu maçlarda karamsarlık bizde öyle bir atalete sebep oldu hep. Neyse, bu sefer 30 yıllık bir şanssızlığı devirmek için kararlıyız. Sadece taraftarlar olarak söylemiyorum bunu, takımın içinde futbolcusu, malzemecisi, yöneticisi ve özellikle teknik kadrosu bunu benimsemiş durumda. Kimse kendini kandırmasın bu konuda. Rıza Hoca elbette ki herkesden çok inanmış durumda bu maça.

İşin enteresan yanı da yılalrca şampiyonluk yolunda kapıştığımız GS ve FB gibi takımları devirmesini bilen takımımız, bizle şampiyonluk mücadelesine dahi girişemeyen BJK gibi bir takıma karşı bir türlü galip gelememesi ve bunun 30 yıla kadar dayanması. İşte buna rağmen bu sefer karamsar değiliz.

23 Mart 2010 Salı

Adem Sarı & Jaycee Okwunwanne

Adem ve Jaycee bu seneki ilerye dönük transferlerimizden ikisi. Jaycee'nin takıma katılışı çok sevilen Youla'nın takımdan ayrılışı sonucu gerçekleşmesi adeta şans oldu bizim için. Çok yakından tanınan bir isim olmamasına rağmen, jeneriklik hareketleri ile aa bu o adam mıymış dedirtti çoğuna. Böyle olunca daha iyi anlıyor taraftar, transfer nasıl zorlu bir işmiş. Oturduğumuz yerden nasıl gelmiyor transferler diye atıp tutarak eleştiriyorsak, işte böyle sevilen ve başarılı oyuncuları takıma katmak da o kadar zor oluyor. Tabi, taraftarlık cefa çekmek olduğu için gelip biz de taraftarlık yapıyoruz deme lüksümüz yok. Zaten Eses taraftarının böyle bir şey demeyeceğini de biliyorum. Her neyse...

Adem Sarı transferimiz tam bir muammaydı aslında, 'çoğuna göre'. Gurbetçi popülaritesine uyan Eses demişlerdi medyada. Evet biz de İstanbul medyasına hemencecik inanırız ya, bir anda ne yapacak bu adam şimdi deyiverdik... Siz öyle sanın. Transferlerimizi öylesine iyi ellerden planlıyoruz ki, potansiyeli olmayan oyuncular zaten takımdan bir bir dökülüyor. Özellikle Rıza hocayla potansiyelini doruğa çıkarcak bir Adem'i düşünemiyorum. Bunu görmemek zor. Yine de hala flaş isim olarak medyada yer buluyor Adem. Düzenli bir ilk 11'e kavuşamaması tabi bunun sebebi. Elbette ki hak etmediği anlamına da gelmiyor bu. Belki de en çok hak edenlerden biri. Dedim ya Rıza hocanın ellerinde yetişmesi yetecek Adem için. İlk 11'i öylesine dert etmediğini biliyorum.
Diğer yandan Adem medyadaki tavırlarıyla da Eses taraftarının kalbini çoktan fethetti. İşte böyle yürekli, 70'lerde nasıl zevk alarak, taraftara zevk yaşatarak futbol oynayan bir Eses varsa, Adem de böylesine bir mentalitede. Bizim için her zaman yeri ayrı olacak (Keşke Koray'ı da böyle sevesbilsem). O dese bile ben Eskişehir'de parladım, burada kalacam, biz seni Avrupa'ya göndermek isteriz, bizi, Esesi orada daha iyi temsil edersin diye... Emin ol taraftar hep arkadandır...

18 Mart 2010 Perşembe

Vucko & Ivesa


17 Mart 2010 Çarşamba

Eskişehirspor Resmi Web Sitesi


Resmi internet sitemiz http://www.eskisehirspor.org/ hakkında bir şeyler söylemek lazım. Son zamanlarda aldığımız galibiyetler ile iyi bir hava yakalayan takımımızın muhtemelen internet ortamında da takip edeni çoğaldı. En azından blogumuzun farrklı kaynaklardan aldığı ratinglerde bunları görmek mümkün. Dolayısıyla resmi sitemizin de aynı şekilde izlendiği muhtemeldir.
İlk olarak söylemem gereken; site gayet kullanışlı, hızlı ve girişi izleyiciyi kendine çekecek şekilde hazırlanmış. Sponsorlarımız ve her zaman baki kalacak taraftarımız vurgulanmış. Bence muhteşem bir giriş. Çok alalamaktansa gerekli şeyleri basitçe yerleştirmek en iyisidir.

Site açıldıktan sonra özellikle sitede kullanılan yazı karakter ve boyutlarının doğru seçim olduğunu söylesek yanlış olmaz. Reklamlar ile sponsorların yine bu sayfada yer alması gerekli midir acaba diye düşünüyorum. Her açılan sayfada standart korunuyorlar. Bence kısıtlamak daha uygun. Zaten siteyi kullanan ziyaretçiler ana sayfadan fazla bir sayfa içeriğine bakmaya lütfetmezler genelde. Diğer yandan haberler kısmının çok sade, diğer eklentilerin ise ihtiyacı karşılayacak şekilde olmasını çok beğeniyorum.

Şimdi gelelim eksiklere;

- KULÜP sekmesinde kulübün Yönetim Kurulu eksik. Güncelleme yapılıyor ibaresi konulmuş -tüm eksik sayfalarda da aynı ibare var- fakat ben Yönetim Kurulu'nun neresi güncelleniyor anlamış değilim. Uzun zamandır güncelleme içerisindeler.

- TAKIM sekmesinde en önemli kısım eksik. Oyuncularımız'ı siteye koymazsak eğer nasıl bir tanıtım yapabiliriz ki! Yine Teknik Kadro sayfası baştan sağma. Fotoğraflar internetten bulunup koyulmuş. Daha ciddi şekilde hazırlanmalı. Altyapı kısımında ise daha güncel fotoğraflar ve bilgiler olmalı.

- TARAFTAR sekmesi!!! En önemlisi belki de. Takım olarak belli devrelerde, TARAFTARIYLA ise sürekli olarak adını duyuran bir kulübün, bu bölümü boş bırakması akıl almıyor! Ben bu sitede bildim bileli boş bu sayfa. Dolduracak o kadar çok şey var ki, nasıl boş kalır gerçekten anlamıyorum. Biz taraftarlardan istesinler o sayfayı nasıl hazırlarız bir bilseler! Hiç yakışmıyor...

- TARİHÇE kısmını iyi süslemeye çalışmışlar fakat Gol Krallarımız başlığı altında tüm gol krallarını sunmuşlar ki bu ligin tarihçesi oluyor. Düzeltilmesi gerek.

- ÜYELİK VE İLETİŞİM sekmelerine diyecek bir şey yok. Reklam almak istediğini belirtiyorsun ama verecek adama yol göstermemişsin.

- Son olarak ENGLISH seçeneğini koymuşsun ama sayfayı yapmayacaksan koyma öyle ir seçenek kardeşim. İngilizce sayfayı açacak adam ama dalga geçer gibi sayfa yok! Önce sayfayı hazırla sonra ekle oraya o seçeneği.

Sanki site 1 aylık falan gibi. Eksiklerle dolu. Kaç yıldır var bu site, sorumlusu var, ilgilenen var. Yoksa biz de ilgilenir adam gibi site hazırlar olmadı hazırlatırız, güncelleriz. Biz taraftarlar olarak nasıl ESES'imize layık olmaya çalışıp, fark yaratıyorsak, bizi temsil eden Resmi Sitemiz de gayet elit bir şekilde hazırlanmalı ve güncellenmelidir. Nasıl ki FB, GS ve hatta Göztepe'nin taraftarlarına yakıştırdığı bir resmi sitesi varsa, bize onlardan daha iyi siteler sunmaları lazım.

15 Mart 2010 Pazartesi

Maç Sonu Notları #14.03.10 (ESiyoruz...)


2-1 ile döndük Kayseri'den. Kayseri'ye gidememenin hüznü ile radyo başından ayrılmadan dinledim maçı. Maç boyunca 'Kırmızı Şimşekler' seslerinin hakim olduğu taraftar grubumuz bir an bile olsun susmadı. Açıkçası 1-1 olduktan sonra umutsuzluğa kapılan taraf biz olmuştuk ki özellikle 10 kişi kalmamız moralleri bozdu. Gelen golün kondisyon ve mental yapımız ve bunların yanında şansımızın da etkisiyle olduğunu söylemek yanlış olmaz. 3 puanla dönmenin hesaplarını yapan teknik heyet amacına ulaşmış oldu. Şimdi her hafta Rıza Hoca'nın klasik lafını biz tekrarlayalım. Lig bizim için yeniden başlıyor bu hafta. Gerçekten de özellikle bu maçla birlikte TS'nin de puan kaybetmesiyle, Özgür'ün de yazısında belirttiği gibi Avrupa hedefemize tekrar yaklaşmış olduk ve bu sefer lige gerçekten sıfırdan başlattı

Takımın ligdeki puan durumunun yanında, ESES sevgisinin her geçen gün de arttığını burada belirtmeden geçmeyelim. Son günlerde özellikle dikkatimi çeken EsEs blogları, EsEs ile ilgili yazılar ve medyada çıkan haberler ile özellikle genç neslin ve bizleri unutmaya başlayan 70-80 nesillerinin de hatıralarında canlanmaya başlamış durumdayız. Ayrıca daha önce bir türlü yazamadığım, Süper ligdeki takımlar arasında taraftarların da sosyal aktiviteler düzenleyerek takımımızın sevgisini aşılayan nadide bir taraftarımız olmasından da gurur duyuyorum.

Son olarak yazının sonuna sıkıştıracağım, yarın Bloomberg HT'de yayınlanacak Kelime Oyunu'nda da EsEsimiz ile ilgili İhsan Varol'la ksıa bir konuşma gerçekleştirdik. İhsan Bey'in de eşinin Eskişehirli olduğunu ve taraftarımızın gerçekten fark yaratan bir taraftar olduğunu güzel bir anısıyla anlattı. Eğer kesmezler ise yarın izleyebilirsiniz, aksi takirde buradan anlatırız yeri gelince.

14 Mart 2010 Pazar

Bir Garip Türkü Tutturmuşum


Dün (14.03.10) Kayserispor'u 2-1 yendik... Yendik yenmesine ama bu galibiyet sırtımızı yaslayıp rahatlatmak yerine soru işaretleri getirdi beraberinde... Ellerde kağıt kalem hesap yapıyoruz şimdi, "X takımı, Y takımını yenerse,Z takımının T takımı ile berabere kaldığını var sayarsak önümüzdeki haftalarda hedefler gün be gün değişkenlik gösterir... şöyle ki, bundan haftalar önce hedef olabildiğince yukarda kalabilmekti. Ancak zamanla sezon sonunda ilk 6'ya giren takımlara verilecek ekstra prim dolayısıyla gerçek hedef ilk 6 olarak belirlendi. fakat seri sarı kırmızı galibiyetlerden sonra (Galatasaray & Kayserispor) hedef yine değişti. artık sezon başında Eskişehirspor taraftarı dışında kimsenin bugüne kadar olasılık dahilinde görmediği hedef yolunda adım adım ilerliyor Eskişehirspor : uefa avrupa ligine katılmak... bunun için ilk 4'e girmek gerekiyor ve gidişat da bunun olacağını işaret ediyor..

Yıllardır 2. ligdeyken dahi gözü tepede, en yukarıda, yani yalnızca taraftar anlamında değil sportif başarı sıralamasında da Türkiye'nin 1. sırasına oturmak olan Eskişehirspor taraftarına gülüp geçenlerin oturup düşünme vakti geldi... Bu sezon değil belki ama 3 sezon içinde bu şehir zirveye oturacak bir daha hiç inmemecesine..

Güzel bir söz vardı : Seni tahtına oturtmadan ölmek, bize haram olsun ESESİM..

9 Mart 2010 Salı

Maç Sonu Notları #08.03.10

Yönetim uyuma taraftarın dışarda!

Sığamadık dün stada, içeri girenler sıkıştı da sıkıştı, merdivenlerde tek bir boşluk yoktu maç başladığında. Biletiyle, kombinesiyle dışarıda kalanlar oldu. Kızmasınlar kulübe! Girememeleri kulübün suçu değil tamamen zaten öncelikle bunu bilmeleri lazım. Burada şu veya bu sorumlu demek de doğru değil ama asıl sorumluları bir an önce dizginlemek lazım. Küsmek yok, bu maçta dışarıda olmak bile güzeldi zaten!

Dünkü maç için taraftarla ilgili bir şey yazmaya çizmeye gerek yok. Yıllardan sonra sonunda taraftarın büyüklüğünü kabullenebildi İstanbul Medyası. Hayret! İstanbul çocukları ya da öyle olduklarını sananlar hala kabullenmek istemeselerde. Oturup maçı izlemek isteyen için her ne kadar monoton bir maç olsa da bizim için son yılların en iyi tribünüyle gelen galibiyet o kadar muhteşemdi işte!

Bir tabir vardı, eskiden! sadece İstanbul takımlarına ait olan. Kötü oynasa da kazanmasını biliyor derlerdi. Dün GS vasatın altında hatta kötü futbol oynadı, ESES ise vasat bir görüntü çizdi. Galip gelen kim olursa böyle denecekti zaten ama artık nasıl oynarsa oynasın iç sahada kazanmayı bilen bir takıma sahibiz. Bu maçın en önemli sonucu bu olsa gerek. Dışarıda da bunu kazandığımız zaman beraberlikler yerine galibiyetleri göreceğiz.

Her neyse, GS'liler sanmasın ki biz galibiyete çok çok seviniyoruz. Biz önce bu taraftarın her gün daha da "büyük taraftar" kıvamına gelmesine sonra da medyanızı ele geçirmeye başladığımıza seviniyoruz. Elden ne gelir, gelen galibiyet de tatlının kaymağı oldu bizim için, hem de ne güzel oldu!

6 Mart 2010 Cumartesi

Riza Hoca Duy Bu Sesi


Cuma gunu Anadolu Universitesi IIBF konferans salonunda duzenlenen futbol ekonomisi konulu panele, takim arkadaslari Koray ASLAN, Jaycee John ve takimimizin idari menajeri Kerem ATILMAZ`la birlikte katilan Adem SARI, Anadolu Universitesi ogrencilerinin sorularini ictenlikle yanitladi. Gelecek icin yatirim yapiyormusunuz? sorusuna kendisinin gelecege yonelik bir yatiriminin olmadigini fakat ailesinin onun icin yatirimlar yaptigini soyleyen Adem SARI, Eskisehirpor taraftarlariyla ilgili sorulan bir soruyada "Yapilan koreografileri ve bandoESESi cok begeniyorum. Siz o kartonlarin, pankartlarin altinda ne yapiyosunuz?" diyerek eprili bir yanit verdi.



Kendisiyle ogleden sonra antremanda da birlikte oldugumuz Adem, Galatasaray maci icin, "Galatasaray`in bizim icin ligdeki diger takimlardan bir farki yok, herzaman oldugu gibi biz sahaya 3 puan almak icin cikacagiz." dedi. Hoca gorev verdigi takdirde sahada elinden gelenin en iyisini yapip, yine gol ve goller atmak istedigini soyleyen genc yildizimiz, taraftarimiz icinde bir cagrida bulundu "Bu tur maclarda hersey olabilir, malup durumada dusebiliriz ama taraftarlarimiz bizi desteklemeyi hic bir zaman birakmasinlar, surekli arkamizda olsunlar" dedi.
Galatasaray macinda Adem`i sahada gormek istiyoruz. Geride biraktigimiz maclarda iyi bir performans sergileyen futbolcumuzun, bu haftada takimimiza buyuk katki saglayacagina inaniyoruz. Onumuzdeki hafta ici, kedisiyle blogumuz icin yine bir soylesi yapacagiz. Kendisine ve Eskisehirsporumuza bu haftaki Galatasaray macinda basarilar diliyoruz.